Ders boş olduğundan rahat bir şekilde uyumuştum tüm ders boyunca. Şimdi ise öğle arası olduğu için yemelik bir şeyler almaya gidiyordum.Kantine girdiğimde köşedeki masaya oturmuş Seungmin'i gördüm. Yanında iki kişi daha vardı fakat onları tanımıyordum.
Açıkçası okula bu yılın başında geldiğim için fazla kişiyi tanımıyordum. Bu yüzden yürürken birkaç kişinin bakışlarını üzerimde hissettiğimde tuhaf hissetmiştim.
Çikolata alıp bana doğru el sallayan arkadaşımın yanına ilerledim. Okulun başlarında tuhaf bir şekilde tanışmış sonra da ayrılmamıştık.
" Açıkta bir yerim mi var? Birkaç kişi bana bakıyormuş gibi hissediyorum."
" Jisung sana bakmaları bu yüzden değil. Sen uyurken neler neler oldu."
Meraklı bir şekilde kaşlarımı kaldırarak sandalyelerin birine oturdum.
" İlk olarak bu ikisi arkadaşım. Sarışın Felix diğeri Jeongin. Sonra yakınlaşırsınız, şimdi asıl habere geliyorum. "
Karşımda oturan ikiliye başımla selam verip Seungmin'i dinlemeye devam ettim.
" Kısa film kulübunun başkanı olan kişi pride haftasına özel bir bl kısa filmi için müdürden izin almış. "
Başımla onaylandıktan sonra devam etmesini bekledim. Her kimse yaptığı güzel bir davranıştı.
" Böylelikle oyuncu seçmeleri için öğrenciler oyuncu önerilerinde bulundu. Ve... "
" Ve? "
" Diğer iki aday seçilmişken sadece başrol kalmıştı ama biri senin adını attı ortaya. Sonra ise senin başrol olmanı isteyenler arttı ve arttı. Şu anda başrol için en büyük aday sensin. "
Şaşkınlıkla bakakalmıştım. İnsanların beni tanıdığını bilmiyordum bile. Üstelik bunların hepsi uyuduğum bir ders içinde gerçekleşmişti.
" Sen şimdi uyuduğum 1 derste başrol için seçildiğimi mi söylüyorsun. İnsanlar beni tanımıyor bile. Üstelik hiç oyunculuk yapmadım ki."
Seungmin eliyle omzumu sıkarak beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Yeni arkadaşlarım da benim yapabileceğimi söylüyorlardı.
" Hem daha sadece adaysın, eğer seçmeleri geçersen başrol olacaksın. Sakin ol. Peki seçimlere katılmayı düşünüyor musun?"
Seungmin'in sorusuyla biraz düşündüm. Açıkçası katılmak isterdim fakat kendime güvenemiyordum. Okul benim için daha yeniydi ve kendimi öne atmak istemiyordum.
" Bilemiyorum. Ya her şeyi mahvedersem? "
" Böyle bir şey olmaz, merak etme. Zaten seçmeler haftaya olacak o zamana kadar düşünürsün tamam mı?"
Başımı aşağı yukarı sallayarak dediklerini onayladım.
" Evet şimdi tanışma zamanı. Ama bu öyle sıradan olmayacak. Jisung ilk tanışmamızı, o büyülü hikayeyi onlara da anlatmalısın. "
" Burada mı, emin misin? "
" Evet, o sihirli hikayeyi anlattıktan sonra ayrılamıyoruz bir daha. Arkadaşlığımız için."
Boğazımı temizledikten sonra ciddi bir ifadeyle onlara döndüm.
" Hazırsanız başlıyorum. "
Felix ve Jeongin meraklı bir şekilde başlarını salladılar.
" Ben bu okula bu yıl geldim. Ama okul başladıktan bir hafta sonra anca başlayabildim bu okula."
Seungmin şimdiden gülmeye başlamıştı.
" Yeni taşındığımız için hiçbir yeri tam bilmiyordum. Okuldan bir gün önce annem okulumu baya övdükten sonra bana okulun adının Seul meslek lisesi olduğunu söyledi. Ben de kaybolmamak için iyice ezberledim okulun adını. Okulun ilk günü taksiye bindim ve aynı ismi söyledim. Taksiden inince annemin anlattığı gibi bir okul beklerken karşımdaki okul çok çok farklıydı. "
Jeongin şaşkınlıkla okulun adını söylerken onu kafamla onaylamıştım. Her şey yanlış bir isimle başlamıştı.
" Çok önemsemeden girdim okula ama öğrencileri görünce iyice şaşırdım. Hepsi benim iki, üç katımdı çünkü. Cahilliğime verip sınıfa ilerledim. Evet sınıfımı biliyordum, önceden öğrenmiştim."
Kendi rezilliğme göz devirerek devam ettim.
" Ben gittim oturdum bir sıraya ama kimse beni takmıyor. Sınıfın içine giren beni görüp bir şaşırıyor tabi beklemiyor kimse benim gibi birini. Bilirsiniz onlar biraz keko ben ise daha nazik kalıyorum.
İlk gün bitiyor böyle, ikinci gün yeniden gidiyorum."Seungmin'in attığı kahkaha ile gülerek saçımı karıştırdım. Diğer ikisi merakla beni dinliyorlardı.
" İkinci gün sınıftan birkaç kişi ile konuşmaya başladım. Gerçekten iyilerdi. Arada gelip yanağımı sıkıyorlar çok yumuşak diye falan alışıyoruz birbirimize. 3.gün baya sevilmeye başlıyorum sınıfta, ben halimden memnunum. Öbür gün biri beni okulun arkasına çağırıyor. Tabi ben hemen sınıfın ağır abisine gidip olayı anlatıyorum yoksa yerler beni çiğ çiğ.
Sınıfça sinirleniyorlar, beni dövücekler diye. Toplanıp gidiyorlar, dövüyorlar beni çağıran çocuğu. "Jeongin'in şaşkınlıkla verdiği tepkiyi duyduğumda gülmeye başladım. Düşündükçe daha da komikleşiyordu.
" Cuma günü geliyor, asıl gün. Cuma günü bizim sınıfın bir adeti varmış, kafayı bulma günüymüş. Ama görmen lazım hocalar takmıyor kimseyi,o yüzden bu kadar rahatlar. Benim haberim yok tabi hiçbir şeyden. Ben alkol içmem diye bana vişne suyu diye yutturuyorlar şarabı. Ben de onlara karşı gelmemek için içiyorum vişne suyu diye. Sonrası baya karışık. "
Seungmin gülmesini bastırmak için eliyle ağzını kapatırken Felix ise şaşkınlıkla dinliyordu.
" Bizim kafalar uçtu tabi, ilk defa içiyorum şarap. Ben sırada oturmuş yaşam ile ilgili derin düşüncelere dalmışken biri geliyor yanıma, ilk yanağımı sıkıyor. Sonra ise 'cildin annemden daha yumuşak, annemden daha güzelsin. Ahh canım annem' diye ağlamaya başlıyor. İlk şaşırsamda kafam güzel olduğundan ben de onunla birlikte ağlamaya başlıyorum. Biz böyle iki deli ağlarken ağır abi ve grubu geliyor yanımıza. Onlarda 'kim sincabımızı ağlattı' diye ağlamaya başlıyor. Sınıf tam bir karmaşa. Nöbetçi öğretmen geliyor bizi müdürün odasına götürüyor falan. Müdür sıra sıra herkesin adını alırken bir bana bir de formama bakıyor. Sonunda akıl edebildi biri formama bakmayı. Formamın farklı olduğunu fark etti müdür doğal olarak."
Derin bir nefes alarak biraz bekledim.
O sırada diğerleri gülmekten kendilerinden geçmişleri. Seungmin kendini masanın üzerine bırakmıştı." Müdür şaşkın bir şekilde bir bana bir formaya bakıyor. Diyor ki çocuğum adın ne? Adımı söylüyorum masumca, biraz ayıldım o sıralar.
Sonra müdür diyor ki sen bu okulun öğrencisi değilsin, okul forman Seul Merkez Lisesine ait. Bunu duyan sınıf bir kez daha ağlamaya başlıyor ben ise formdaki kısaltılmış hali yazan okulun ismi okuyorum. Sınıf arkadaşlarımla vedalaşıp çıkıyorum okuldan. Annemi arıyorum direkt. Şok oluyor kadın. Sonra ben eve doğru yürürken Seungmin'i görüyorum, bakıyorum üstündeki forma benimkiyle aynı. Hala şarabın etkisinde olduğum için ani bir cesaretle onunla konuşuyorum. Daha sonra yaşadıklarımı anlatınca Seungmin gülmeye başlaıyor ama o kadar gülüyor ki bir ara sesi gidiyor. Ben öldü sanıp korkuyorum, tokat falan atıyorum. Meğersem sessiz gülme moduna girmiş. Öyle tanışıyoruz işte. "Acıklı ses tonumla hikayeyi bitirdiğimde Jeongin gülerken sandalyeden düşmüştü ama gülmesini kesmeden yerde devam etti.
Felix ise elleriyle sıkıca yüzünü kapamış kendini durdurmaya çalışıyordu.
Seungmin'e baktığımda sesinin kesildiğini fark etmemle hızlıca suratını kendime çevirip tokatlamaya başladım. Sessiz gülme modundan anca böyle çıkıyordu.
Beni gülümseyerek dinleyen iki kişiden habersiz arkadaşlarımın haline gülüyordum. Kısa bir an için film aklımdan çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kısa Film / Hyunsung
Fanfiction"Neden mi ağlıyorum? Çünkü senarist kimi isterse onun sevgisi karşılıklı olur. "