Son dersin de bitmesiyle Seungminle Felix'in yanına doğru ilerliyorduk. Bugün çekimler kısa süreceği için bizimkiler beni beklemeye karar vermişti. Tabi Jeongin hariç, o sanırım bizden kaçıyordu.
Felix kalın sesiyle köşede sessizce bana tezahürat yaparken gülüyordum onun bu haline.
Minho ve benim partın çekimi bittiğinde sırada Hyunjin'in kısmı vardı. Kısa bir cümle olsa da gerçekten anlamlıydı bu kısım.
~~~
Uzakta konuşan ikiliyi izlerken Sun, kalbinin acıdığını hissediyordu. Bazı şeyler yüzünden kendini engellerken belki de geç kalmıştı." Neden ona da böyle gülümsüyorsun?"
Gözünün dolmasıyla arkasına dönerek sınıfa doğru ilerledi Sun, bunu görmek istemiyordu. "
~~~
Hyunjin'i izlerken diğerlerinin de gözleri dolmuştu. Bu rol Hyunjin için yazılmıştı.
"Çok iyiydi."
"Aynen."
"Sanırım ağlıyorum."
Felix göz yaşlarını silerken ona doğru döndüğümde haline kıkırdadım. Cebimdeki peçeteye gözlerini sildiğim de Seungmin de durgunlaşmıştı.
"Jeongin olsa üzüntüden hastanelik olurdu."
"Söylemeyelim de izlediğinde mahvolsun, bunu hak etti."
Felix kötü adam kahkahasıyla gülerken Chan hyungla göz göze gelmesiyle aniden sevimli bir şekilde gülüp el salladı.
Onun bu haline şaşkınlıkla bakıyorduk Seungminle.
"Asıl oyuncu sen olmalıymışsın."
"seni izlemeyi tercih ederim."
Hyunjin ve Minho ile vedalaşıp Jeongin'in evine gitmeye başladık. Changbin hyung ağır abi grubuyla buluşacağı için bizimle değildi. Jeongin ise zil çalar çalmaz kaçmıştı bizden.
"Yaptığı şeyden zevk aldığına eminim."
"Kesinlikle katılıyorum."
Seungmin gülerek bize döndüğünde Felix'in saçlarını karıştırdı.
"Chan hyungun tepkisini merak etmiyor değilim."
Dediği şeyle Felix başta oflamış daha sonra kahkaha atmaya başlamıştı. Cebimden telefonu çıkarıp o kutsal fotoğrafı açtığımda Seungmin'in kolunu tuttum.
"Şimdi zihnindeki her şeyi sil ve Chan hyung olduğunu düşün. "
Seungmin ne yapmak istediğimi anlayarak gözlerini kapadı bir kaç saniye.
"Ben şu an Bang Chan'ım, gönder gelsin."
Telefonu ona doğru çevirdiğimde, ilk önce gözlerini kocaman açmış daha sonra da kocaman gülümseyerek telefona yakınlaşmıştı, bu sırada kısılan gözlerini Felix'e çevirip aşırı duygusal bir bakış attı. Her şey tam uymuştu son anda yüzünü buruşturması hariç.
Onun abartılı mimiklerine güldük yol boyunca. Arada Seungmin ' oyy feelix' diye bağırıyordu.
Jeongin bizi gülmemizden tanımış olacak ki masum ifadeyle camdan bize bakıyordu. Sevimli sevimli gülüp el salladığında onun bu haline gülümsedik.
"Şu tatlılığa kim kızgın kalabilir ki?"
"Katılıyorum. Tam bebek."
Evinin önüne geldiğimizde biz de ona el salladık. Jeongin gülmeyi kesip üzgün, koca gözlü bir şekilde bize baktığında konuşmasına izin vermeden söze atıldım.
"Bebek ekmeğim gel de parkta oturalım, bugün hava güzel."
"Ama hyung, şey yani"
Jeongin sessiz sessiz konuşurken Seungmin göz devirerek bir adım öne çıktı.
"Gel buraya, daha fotoğrafla dalga geçmedik."
"Tamamm."
Jeongin aceleyle başını sallayıp içeri girdiğinde onu bekledik 10 dakika. Neden bu kadar geç kaldığını düşünürken kapının açılmasıyla elindeki sepetle Jeongin geldi.
"Bunlar da ne?"
"otururken bir şeyler de yeriz dedim."
Felix duygulanmış gibi Jeongin'e sarıldığında onun bu haline güldüm. Yakındaki parka ilerliyorduk bir yandan konuşarak. Elimdeki bezi yere serip oturduğumda Seungmin direkt başını bacaklarıma koyup uzanmıştı. Onun saçlarıyla oynarken Jeongin bizi fotoğrarlıyordu.
Aklıma gelen şeyle ona doğru baktım."Bizi çekip paylaşman bir şey demiyorum ama neden hiç kendini paylaşmıyorsun bebek ekmeğim?"
"Çünkü ben kameramanım."
"Mantıklı."
Dediği şeyle Felix'e göz devirip Jeongin'e döndüm. Felix ise gülüyordu.
"Ama benimle ilgili şeyleri paylaşıyorsun ve sen de benimsin."
Seksi bir şekilde göz kırptığımda Jeongin kalbini tutarak kendini Felix'in üzerine bıraktı.
"Benim buna kalbim dayanmaz."
Seungmin sinsi gülümsemeyle alttan alttan bana baktığında ofladım, dalga geçicek bir şey bulmuştu.
"Peki başka kim senin Jisuung, kim kimm?"
"Seungmin saçların ellerimin arasında biliyorsun değil mi?"
Eliyle dudağına fermuar çekiyormuş gibi yapıp güldü Seungmin. Felix'in ortaya attığı şeyle okulun dedikodusunu yapıyorduk bir yandan kekleri yerken. Jeongin mayışmış şekilde başını omzuma koyduğunda bir elimle saçlarıyla oynuyordum.
Aklıma gelen şeyle diğer elimle Jeongin'in koluna dokunduğumda gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Jeongin kaslıydı.
"Bebek ekmeğim aslında kaslı ekmekmiş, sevdim."
Jeongin kolunu sıkıp iyice belli ettiği kaslarına dokunurken onu övüyordum, utanmış bir şekilde başını çevirdiğinde kahkaha attım. Seungmin de bana katıldığın da sessizleşen Felix ile ona doğru baktım. Elindeki telefona sırıtarak bakıyordu.
" Chan hyung mı yazdı?"
Dediğim şeyle dudaklarını büzerek kafasını iki yana salladı.
"Keşke keşke."
Havanın yavaştan kararmasıyla evlere doğru ilerlemeye başladık, bugün güzel geçmişti.
Ve bu kadar saf olduğum için yeniden kızdım kendime, Felix gülüyorsa kesin bir şey vardır tabi diye mırıldandım elimdeki bardağı masaya bırakarak. Eve geleli yarım saat olmuştu ve Jeongin grupta Felix'e ve fotoğrafa kızıyordu sanırım.
Korka korka fan hesabına girdiğimde gördüğüm fotoğrafla kahkaha attım. Jeongin de olaya dahil olmuştu artık.
'Jeongin'in kaslı kollarını elleyen jisung ve Seungmin, utandığı için kızarmış bir adet Jeongin.'
Felix'in yazdığı açıklamayla gülümsemem daha da büyüdü.
" Bebek ekmeğin aslında kaslı ekmek olduğunu fark ettiğimiz o an."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kısa Film / Hyunsung
أدب الهواة"Neden mi ağlıyorum? Çünkü senarist kimi isterse onun sevgisi karşılıklı olur. "