"Günaydın."
"Sana da esmer."
Bahçedeki klasik kahverengi ahşap banklardan birine oturmuş bana gülümsüyordu karşılık olarak bende ona gülümsedim ve bankta bana ayırdığı boşluk alana oturdum. Gözlerim yavaştan tüm yüzleri bir taradığında Göktuğu görmüştüm bile çoktan.
Sevinmemi gerektiren bir durum yoktu, gene.
Bakmıyordu. Ah çok şaşırdım!
Yanındaki kızlı erkekli insan topluluğunun içinde en çok dikkati çeken kişi tartışmasız Göktuydu. Telefonuyla oynuyordu.
Beni dürten Yankıya bıkkın bakışlarımı yolladım. Oturduğu bankta aşağı doğru kaydı ve hizzalarımızı eşledi. Bacaklarını iki yanına gevşekçe açtı. İstemsiz gözlerim bacaklarıma indi, onun aksine gayet hanımefendi gibi oturuyordum. Havaların soğumasından dolayı geldiğimden beri ellerim birbirine yapışıp bacaklarımın arasında ısınmaya çalışıyordu.
"Dalgınsın."
"Ha..evet."
"Haydi derse girelim, üçüncü ders de çıkarız okuldan seni yeni sevgilimle tanıştıracağım."
Bakışlarım sonunda biçimli kirpiklerinin altındaki gözlerine döndü. Vay ve. Demek sevgilisi vardı.
"Kaç günlük? Bir hafta mı? Yoksa bugünlük mü?" alaycı ses tonuma sahte bir kahkaha ile karşılık verdim.
"Ciddi düşünüyoruz desem?"
"İnanmayacağım için, gerek yok."
Bu seferki kahkahası gerçekti. Şu bir haftada anlamıştım kimseyle ciddi düşünmeyeceğini, çok zor değildi.
"Her neyse. Kız tam tesçilli bir sürtük, aslında tam olarak sevgilim diyemem, bu gecelik sadece. Kızın bu okulda yatmadığı çocuk kalmadı. Geçen seni şu Mert piçiyle gördüm tanıyorsun değilmi?"
Tabii ki tanıyordum, keşke tanımasaydım.
"Evet."
"Onunla da yattı, kısa süreli ilişkilerine Götuğla başladı. Kız Göktuğ ile birlikte oldum deyince bütün erkekler kızı arzuluyor zaten. Fazla güzel ama böyle şeyler için yaratılmış bir mal gibi bir şey. Kendisini kullanmasını iyi biliyor..Ah! Küçük orospunun teki."
Soğuktan buruşmuş ellerimi bacaklarımın üstüne koydum. Sinirlenmeme gerek olan şey Göktuğun da bu iyrenç şeylere batmış olmasıydı. Tırnaklarımdaki şeffaf ojeyi kemirip kollarımı göğsümde kenetledim.
"Hayırdır Derin. Sevgili platoniğinin de bu kızla yatmış olması çok mu koydu sana?"
Aynen öyle oldu be Yankı.
Gözlerimi kısıp ona en sert katil bakışlarımı yolladım.
"Merti sevmiyorum yanlış anlamışsın."
"Ondan bahseden kim?" sırıtırken devam etti konuşmasına "Göktuğ diyorum, kaç gündür dikmiş gözlerini çocuğu kesiyorsun. Fark etmemiş olamı mı dilerdin?"
"Ama ben.. yok ya ne Göktuğsu. Ahahah işim bile olmaz. Yani şey onunda olmaz, galiba. Olur mu sence?"
I'm fail.
"Ah Derin. O çocuğu dışarıdan bir göz olarak gören her kız sever, haklı da. Çocuk yakışıklı evet. Ama tanırsan, muhtemelen soğuyacağım kişilerin başını çeker. Tehlikesinden bahsetmiyorum bile. İhanet bir numaralı özelliğidir. Nereden biliyorsun diyeceksin sen şimdi. Biz üçümüz arkadaştık lise başından beri. O, ben, Mert. Bu sene bitti."
"Mutlu musun peki?"
"Konuşmuyoruz diye sevinecek değilim ama üzülüyor da olamam açıkçası."
"Nedenini söylemeyeceğin için hiç sorma zahmetinde bulunmuyorum."
"Aynen Derin."
Teneffüsün bitiş zili sesi duyulduğunda oturduğum - ve Yankı'nın tâbiri caiz ise yayıldığı -banktan birlikte kalkıp sınıfında yürüdük.
Dersler hep, sosyal ağlarda Göktuğun fotoğrafları, fotoğraflarda etiketlediği güzel kızların yorumlarda yaptığı sürtük misali dil çıkaran emojilere yüz buluşturmak ile geçti.
Sıra şu Göktuğun yüz verdiği kızı görmek için can atıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAP LİFE
De TodoMerhaba ben Berra Nar, 15 yaşındayım. İstanbulda oturuyorum. Bir konuda uyarayım sizi 'Gap Life' boş hayat anlamına geliyor, yani ben o anlamında yazdım farklı türlü anlamayın mağaza adı gibisinden. Herkese çok teşekkürlerimi iletiyorum buradan, İyi...