...
Kızına sımsıkı sarılıp hasret , özlem , giderdi . Daha sonra bavulu aldı ve Aprilde peşinden içeri girdi . Annesi bavulu tamda kapının önünde bırakmıştı . Kızını hemen salona çeken anne onu kanepelerden birine oturdu ve kendisi de yanına oturdu . Kızına doyana kadarda yanından ayrılmasına izin vermeyecekti .
Aklında birkaç soru vardı . Neden April şimdi gelmişti ? Okulda bir sorun mu yaşamıştı ? Dersleri nasıldı ? Arkadaşlarla arası iyi miydi ? Erkek arkadaş yapmış mıydı ?
April'in annesi işte tüm bu soruları teker teker sorgudaki gibi sormayı planlıyordu .
...
Ama April 'in bu işte iyi olduğu söylenemezdi. Soruları cevaplama konusunda.. Çünkü yorgundu. Oraya tatil yapmaya gelmişti sonuçta. Tüm yorgunluğunu atmak istemişti. Ama annesinin soru yağmurları onu bir hayli sıkmıştı. Bu yüzden onu kırmadan sorularına kısa ve net olmayan yanıtlar verip ona dinlenmek istediğini belirtmişti. Ama annesi bir türlü cevap alamadığı sorular için April'e anlam verememişti.
April : Anne, lütfen! Bugün fazlasıyla yorgunum. Bu kadar soru sorma..
Annesi : Üzgünüm tatlım ama seni çok takip edemedim. Bu yüzden çoğu şeyi kaçırdım.
April : Tamam şöyle yapıyoruz. Sen sorularına biraz ara ver ben de dinlenmek için biraz dışarı çıkacağım. Temiz hava bana iyi geliyor.
Annesi : Peki, nasıl istersen. Ama bunları sonra konuşacağız.
April bıkkınlıkla : Pekii.
Diye cevap vermiş ve bavulunu alarak üst kattaki odasına çıkmıştı . Bavulun üstünde duran siyah ceketini giyerek odasının camını açtı . Nereye mi gidecekti?? En sevdiği yere tabii ki. Evinin korunaksız sessiz huzurlu ve püfür püfür esen çatısına . (Birinci katın çatısı April'in odasına bağlı . April arada odasından pencere veya teras yardımıyla çıkıp çatının üzerine oturarak vakit geçiriyor . )...
Burası sessiz, sakin, fazla sesin olmadığı, huzur bulabildiği bir yerdi. Evlerinin hemen üstünde olduğu için ve teraslı bir yer olduğu için oksijen ile direk temasa geçiyordu. Yani burası dinlenmek için en uygun yerdi. Artık rahat bir nefes alabilecekti. Kimse olmadan ... Sadece kendisi vardı. En azından o öyle sanıyordu.
...
Terasa çıkmıştı. Hava biraz esintiliydi. Ilık bir esintiydi bu. Yüzüne ılık ılık işleyen ve yüzünü gülümsetmeye yetecekti bu esinti. Gözlerini kapayıp sessizliğin ve huzurun tadını çıkartıyordu. Ta ki bir ses duyması ile konfor alanını terk etmek zorunda kalmıştı. Hemen gözlerini açmış ve sesin geldiği yöne yani aşağı bakmıştı. Aşağıda kim mi vardı??
.. : Hey! April. Buradasın! Beni ziyarete mi geldin yoksa? ( Diyerek gülmüştü.)
April aşağı baktığında o kişiyi tanımıştı. Bu kişi Thomas idi .
April : Thomas.. Senin burada ne işin var? Beni mi takip ediyorsun sen!?
Thomas : Ah hayır. 1 haftalık tatilimi evimde geçirmek istedim sadece. Ya sen?
April : Burası benim evim. Ve sanırım birbirimize yakın oturuyormuşuz.
Thomas : Ne güzel bir şans. Onur duydum!
April : Dalga geçmeyi kes! ( İkisi de gülmüştü.)
Yine April : Peki ya orda ne yapıyorsun. Evde olman gerekirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğaüstüler Koleji : Traitor Inside
Fantasy1996 yılında kurulmuş bir sihirli okul . 2018 yılında yapılan yeni düzenlemelerle okul daha fazla öğrenci çekmeye başladı ve müfredat değişikliğine gidildi . Dünyanın dört bir yanından gelen öğrenciler bu okulda sihirlerini öğrenerek geliştirmeye b...