Tabağıma koyduğum yumurtalı ekmeği yemekten vazgeçip,William'ın hallerine konsantre oldum.Güçlü elleri ile çatalı kavrayışı farklıydı,ağzını her kıpırdatışında çenesinin sivri kenarları çıkıyordu.Acı bir şey yemiş olmalıydı,dudaklarının kenarları belirginleşmiş ve kızarmıştı.Yüzümde tebessümün yayıldığını hissettim.
"Ne o hoşuna gitmiş gibi."
Masanın üzerindeki peçeteyi alarak gömleğine bulaşan reçeli sildi.İlk gülüşüm buna değildi,ama konuşmasıyla onun derin suyundan çıktığımda,ikinci kahkaham beceriksiz hallerine olmuştu.
"Daha çok bulaştıracaksın,bırak."
Elimdeki fincanı masanın üstüne bırakarak,hızlıca tezgahtan kavradığım ıslak bezi gömleğine değdirdim.
Kırmızı lekeyi silmeye çalışırken gözlerinin hapsinde olduğum belliydi.Gözlerimi kaçamak bakışlarla kaldırdığımda direk yakalandım,çünkü yüzümün diğer kısımlarını incelemeyi bitirmiş gibi sıra gözlerime gelmişti.
"Imm,bu geçecek gibi durmuyor."
Yanakalarıma gelen baskı hissi ve sıcaklık,sözlerimi bu hale getirmişti.Elini belime doğru uzattığında hafifçe kavranmasını beklerken,sahiplenici bir tavırla tüm bedenimi kucağına çekti.
"Sorun değil."
Onun delici bakışlarına direnirken,elimdeki bezi hafif hafif geriye çekmeye başladım.Kalbim küt küt atıyordu.
Ellerini çenemde hissettiğimde olacakların farkına varmıştım.Gözlerimi kaldırdım ve onunkilerle buluşturdum.
"Bağımlılık yaratıyorsun.Tadını ilk tattığım günden bu yana daha çok istiyorum seni,dudaklarını.Gecemde de gündüzümde."
Kalbim sıcacık oldu.Duyduğum hiçbir söz,kelime böyle etki bırakmamıştı kalbimde.Dudaklarımı sahiplenircesine öptüğünde,ıssıttığı kalbimi alevlendirmişti.
Sözlerinin karşılığına bişe diyemeyince,hafif tebessüm ettim ve oda bunnu görünce güldüğüm yerden öptü.
"Geç kalacaz,daha üstünü değiştireceksin."
Kafasını yavaş yavaş salladı ve ayağa kalkması için kucağından kalktım.Gömleğinin ilk düğmesini açtı.
"Arabada yedek olması lazım."
O kapıdan çıkarken bende kahvaltı masasını hemen toparlamaya başladım.Elinde gömleği ile birlikte gelince değiştirebileceği bir oda gösterdim,fakat o sözümü bitirmeden önümde gömleğini çıkartıp giymişti bile.Telaşlı bir şekilde arkamı dönünce,elimden tutup geri çevirdi.
"Senin sevgilinim ben,utanmana gerek yok."
Haklıydı,kilise aşkı yaşamıyorduk.Fikrini doğru bulduğumu anlaması için dudaklarına narin bir öpücük kondurdum.
"Tamam o zaman,çantamı alıp çıkalım."
Yukarı odama çıkıp,o gelmeden önce hazırladığım çantayı aldım ve son dosyayı da içine koydum.Çıkmadan önce onun sevdiği parfümden sıkıp,kaçamak bir şekilde dudaklarıma baktım.Ruja gerek yoktu,William güzel bir şekilde kızartmıştı dudaklarımı.
Merdivenlerden indiğimde,William kravat ile samimi bir ilişkiye girmiş ve boynu yerine bacağını devreye sokmuştu.
"Ah kurtarıcı meleğim gelmiş."
Kafamı iki yana salladım.
"Çok iyi bir iş adamı olan William Andersoon,kravatını bağlayamıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hep Seni Bekledim
Teen FictionAnnesini ve babasını kaybetmiş güzel kadın Angelena Moore.Ölen babasının istediği projeyi alabilmek için İngilterede'ki tüm şirketleri yerle bir eden kadın.Kalbinin kapısına mühür vurmuş bir kadın.Ta ki Amerikanın soylu ailelerinden ve şirketini dün...