Hep Seni Bekledim 16.Bölüm

310 13 12
                                    

Gözlerinin anlatılacak bir rengi yoktu.Bundan emindim,çünkü söylediklerini düşünürken gözlerim onun gözlerinden hiç ayrılmıyordu.Söz,söz veriyorum unutacağım demişti.İnsan neden yaptığı bir şeyi unutmak iştesin ki.Ben onun dokunuşlarını aklıma kazımak isterken o unutuyordu.Ben onun sıcaklığını hep hatırlayıp huzur bulurken o bana söz verip unutmak istiyordu.Ben ondan bana söz vermesini istemedim ki.

“Unutacaksın.” Dedim.Sesim ağlamanın eşiğide olduğumun en büyük belirtsiydi.Boğazımdaki yumru ne nefes aldırabiliyor,ne konuşturabiliyordu.Sindirella’nın gece yarısı zamanındaki anı yaşıyordum.Bende kaçıp gitse miydim acaba ?

“İster misin ?” dedi.İşte yine aklımın sınırlarını zorluyordu.Herşey benim elimde gibi gözüküyordu ama elimi tutup sürükleyen oydu.

“Sen bilirsin”

İşte tam burda Sindirella’nın ayağı merdivene takılır ve ayakkabısını düşürür.Geriye dönecek zamanı olmaz,bu yüzden ayakkabıyla prensi baş başa bırakmıştır.Eğer beni bulmak istersen o ayakkabıyı alabilirsin,eğer istemezsen sen bilirsin.

“Sonrada egoist herif diyip duruyorsun.” Dedi.Tatlı bir şekilde söylemişti bunu.Acaba prens Sindirella’nın ayakkabısını alacak mıydı ki ?

“Çünkü öylesin.” Dedim.Gözlerimin önüden bulutlar geçiyordu.Onun bana düşündürtebilecek o kadar çok şeyi var ki…

“Evet haklısın.O zaman bu sır sadece bende kalacak.” Dedi ve üzerimde ağırlığını çekip yan tarafıma yattı.Yerimden kıpırdamaya cesaret edememişken sırtımı göğüsüne bastırarak belimden sıkıca tuttu.

Ama biz hala prensin kararını öğrenemedik.Ya ayakkabıyı bırakıp gitmişse ?

“Beni öptün.”

Bu kadar narin ve kırılgan olmak çok çaresizce bir durumdu.Çok yabancıydım bu duyguya.Çocuğunu doğurduktan sonra hiç görmemiş anne gibiydim bu duyguya karşı.

“Seni öptüm.” Dedi ve saçlarımın arasındaki burnundan derin bir nefes çektiğini hissettim.”Evet gül kokulu kadın,seni öptüm.” Diye devam etti.

“Neden peki ?” dedim.Odasındaki pencereden gelen soğuk hava perdenin orda olmasına aldırman içeri süzülüyordu.

“Seni ben öptüm Angelena,bana bu soruyu sorma.”

Hikayenin sonunda prenste kayıplara karıştı ayakkabıda.Belki prens kimse takılmasın diye alıp ayakkabıyı çöpe attı,ya da aramaya çoktan başladı.

Sabah gözlerimi açtığımda,uyumadan belime sarılan kolların hiç kıpırdamadığını farkettim.Bir an onun yerinde ben olmak istedim.Beline değilde kollarını sıkıca sararak kokusunu içime çekmek istedim.

Ne oluyordu bana böyle ?Kafesindeki kelebeklerimin sanki tahliye zamanı gelmiş gibiydi.Çıkmaya can atıyorlardı.Artık onları zorla kilit altında tutamazdım,zaten kapıların anahtarlarını kendi ellerimle veren de bendim.

Ona aşık olmadığımı biliyorum ama hoşlandığımı da saklamıyorum.O adamda beni kendine çeken bir şey vardı sanki.

En çokta korktuğum ona bağlanmaktı.Ona bağlantıktan sonra beni bırakmasıydı.Yakışıklı  ve zengin bir adam hergün kadın değiştirebileceği yerde neden bir kadını  bırakmaması  gereksin ki ? İşte burda başlıyacak olan değişik duygu aynı noktada son buluyordu.

Yatakta hafif bir kıpırtı hissedince bundan faydalanıp hafifçe hareket ettim.Kollarının arasındaki boşluğu farketmeden yatan William’ın uyurken ki halinin daha güzel olduğunu farkettim.

Hep Seni BekledimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin