"Napıyorsun sen ? " dedim şaşkın.bir şekilde.
"Sana herşeyi anlatmamı istedin.Beni takip et" dedi ve önden yürümeye başladı.Anlamam üç saniye kadar sürdükten sonra onu takip etmeye başladım.
Çıktığımız merdivenler bana baya enerji kaybettirsede sonunda önümüze çıkan kapıyı açtı.Açtığıyla birlikte soğuk rüzgarın,biraz önce oluşan terimi yok edişini hissettim.Tahminimce bura binan en üst katı olmaylıydı.Sonunda William'ı gördüğümde depo gibi saçılmış şeyleri ayağıyla ve elleriyle toprak kazar gibi itiyordu.Meraklı bakışlarımla onu izlerken bana bakarak ellerindeki tozları çırptı ve gelmemi işaret etti.
Daha çok yaklaştığında onun yanına oturmamı istedi biraz önceki meraklı bakışlarım, yerine şaşkın bir yüz ifadesine çevirdi.
"Haydi bayan Moore yanıma oturun" dedi
Ona gülerek baktım.Balonun başından bu yana ayağımı sıkan topukluları çıkardım.Kulaklarımda ve ellerimde fazlasıyla ağırlık yapan takılarda takıları da çıkararak William'ın yanına oturdum.Önce karşındaki manzaraya odaklandım ve o güzel havayı içime çektim.Üzerimdeki bakışlardan biraz etkilenince yüzümü ona doğru kaçamak bakışlarla çevirdim.Gözleri...Ah aman Tanrım,gözleri biraz önceki baktığımmanzaran daha güzeldi.
"Ee anlatmıyacakmısın ?"
Bunu söylediğimde gözleri buğulanır gibi oldu ve benim biraz önceki yaptığın hareketi yaparak gözlerini manzaraya dikti.
" Bu iş meselesinin farklı boyutlara gidebilmesinden korkuyorum" dedi
Tenime değen rüzgarın daha soğuk ve serin olduğunu hissettim.
"Bu ne demek şimdi ?" diyiverdim.
Gözlerini manzaradan ayırarak tekrar bana odaklandı ki bu durumu gittikçe sinirimi bozma başlamıştı.
"Bak Angelena burada iki ülkeden bahsediyoruz diğer ülkeler bunu bilmiyor mu zannediyorsun. Elinden gelen deri artlarına koymazlar herşeyi yapabilirler.Herşeyi." dedi
Bunu söylerken sinirli gibiydi.
"Korkuyor musun ?" dedim kendimden emin bir şekilde.Bana ters bir bakış attı ve o an sorduğum sorudan sorudan pişman oldum.
"Ben korkmam bayan Moore. Sadece çevremdeki kişilerin tehdit altında olması fazlasıyla sinirimi bozar."
İçimdeki tanrıça şarabını bana doğru kadeh kaldırdı ve "Aptal Angelena" diyerek kötü bir kahkaha attı. Cidden çok aptaldım hangi akla hizmet bir erkeğe "Korkuyor musun ?" denir ki.
"Şu an olabilecek en kötü şeyleri düşünüyorsun eğer şansta bizden yanaysa.normal bir anlaşma olabilir."dedim.
Yüzünü inceledim umarım Zeus'un heykelinin yüz hatları ona bakılarak yapılmamıştır.
" Işimi şansa bırakamam Angelena "dedi
Ne bu sinir tanrı aşkına ? Kesin iş meselesi yüzünden yatağa kadın atmamıştır ondan böyledir.Acaba sarışın mı sever esmer mi ? Bence kesin kızıldır.Bunu düşünürken tenim tiksindirici bir şekilde iç geçirdi.
" Fazlasıyla abartıyorsunuz bay Anderson. Sadece milletler arası bir sözleşme." diyip tekrardan manzaraya odaklandım.
" Annenle baban bu işin toplantısına giderken hayatını kaybetmişti değil mi ?"dedi.
Buna ne kadar tepki göstermek istesemde umursamamaya karar verdim.
" O sadece bir trafik kazasıydı" dedim. Ellerim kıyafetimin bir parçasıyla oynamaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hep Seni Bekledim
Teen FictionAnnesini ve babasını kaybetmiş güzel kadın Angelena Moore.Ölen babasının istediği projeyi alabilmek için İngilterede'ki tüm şirketleri yerle bir eden kadın.Kalbinin kapısına mühür vurmuş bir kadın.Ta ki Amerikanın soylu ailelerinden ve şirketini dün...