Holaa💦
1 GÜN SONRA
Belirli bir yaştan sonra babama soru sormayı bırakmıştım çünkü sorularıma istediğim gibi cevaplar vermekten hep kaçınmıştı. Ya eksiltili cümleler kurardı ya da sorularımdan kaçınırdı. Ah, bir de yalanları vardı. Anlamayacağımı sandığı yalanlar.
Ama her seferinde anlamıştım çünkü küçüklüğümden beri babamın hal ve tavırlarını zihnime iyice kazımıştım. Belki psikopatça görünebilirdi ama babamın artık önceden ne cevap vereceğini, ne söyleyeceğini bile tahmin edebiliyordum.
Şimdi ise odamda, yatağıma boylu boyunca uzanmış bir şekilde gözlerimi beyaz tavana dikmiştim.
Beyaz.
Her yer beyazdı.
Artık beyaz renginden nefret edecek raddeye gelmiştim. Tam düşüncelerime dalmış gidecekken odamın kapısı tıklatılmadan açıldı. Olduğum yerde doğrulup anneme baktığımda kahverengi harelerimin büyüyüp küçüldüğünü hissettim.
Annem konuşmadan, elinde düşmesin diye sıkıca tuttuğu tepsiyle beraber yatağımın kenarına oturdu. Bana yemek getirmişti çünkü babam yüzümü bile görmek istemiyordu. Bana, sebebini bilmediğim bir şekilde kızmıştı. Bu yüzden yemeğimi odamda yiyecek ve öylece uyuyacaktım.
Yemeğimi yeyip bitirene kadar annem yanı başımda kalmıştı. İkimizde konuşmamıştık.
Daha sonra tepsinin üzerinde duran o ilacı yerinden çıkarıp bana uzattığında gözlerimi ilaca diktim. Neden içtiğimi bilmediğim bir ilaç... Sürekli onların bir bildiği vardır deyip içtiğim ilaç.
Annemin elinden o ilacı aldığımda ağzıma attım. Suyu da uzattığı an elinden alıp içtim.
O ilacı içtiğimde robotlaşmış gibi hissediyordum ama yine de nedensizce içiyordum. Sanki bağımlısı olmuş gibiydim.
Annem odadan çıkmadan önce saçlarıma ufak bir dokunmuş ve ardından gözlerini bile bana değdirmeden çıkmıştı. Sıkıntıyla soluk verip ayağa kalktığımda gözlerimin önüne beliren o kara gözlerle duraksadım.
Kalbim sanki onu gerçektende görmüş gibi hızla atmaya başladığında ben, elimi kalbime değdirdim ve gözlerimi kapattım.
Dinledim.
Sessizliğin içinde oluşan o dalgaların sesini.
Sonra sesi kulaklarımda yeniden çınladı.
Eğer bir daha karşıma çıkarsa ona sormak istediklerim vardı. Dolabıma ilerlediğimde üzerimdeki kıyafetleri yavaşça çıkardım ve sonunda iç çamaşırlarımla kaldım.
Yerden kaldırmak eğilip elime aldığımda bir an da aklıma gelen yüzükle kendime kızarak hızla pantolonumun cebinden çıkardım ve odamın kapısını hızlı bir şekilde kilitledikten sonra yatağıma oturdum.
Yüzüğün içine tekrar baktım ve o isimleri yeniden gördüm.
Feride ve Barlas.
Sinirle gözlerimi yumduğumda o adamı hatırlamayı denedim ama olmuyordu. Zihnim ya buna engel oluyordu ya da o adamı gerçekten de tanımıyordum ama ya kalbim? Sanki her şeye inat onun için atıyor gibiydi.
Gözlerimi içimdeki huzursuzlukla açtığımda hareket ederek sırtımı yatağımın başlığına dayadım ve dizlerimi kendime çekip kollarımı etrafına sardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müptela||Tamamlandı||
Romance-Hangi evrende olursak olalım, yeniden onun evrenine sahip olacaktım.- "Sanırım beni birine benzettiniz." başı hızla bana döndüğünde duraksadım. Sanki daha demin ağlayan adam o değilmiş gibiydi. Buna anlam veremedim. "Sen Feridesin..." dedi Necip a...