selam!
bu bölümde yine olması gerektiğini düşündüğüm bölümlerden..
çok tutmayayım, iyi okumalar diliyorum ✨
--------------------------------------------------------------------------------------
ilahi bakış açısı
"Ee, selam." Mezarın başında dikilmektense mermerine oturdu usulca.
Gelirken aldığı kasımpatıları kuru toprağın üzerine bıraktı.
"Mezarının başına gelmem rahatsız ediyor olabilir ama.." tuttuğu nefesini saldı. "Ama ben konuşmalıyım artık, seninle.."
"Yalnızca ismine konuşacağımın bilincindeyim, ama seninle hiç konuşmadığımız için değişiklik olur mu, bilemem."
"Saçma. Her şey, o kadar saçma ki! Benim sevgisiz büyümem, güvensiz büyümem.. üstelik sebebini bile bilmiyorum. Neden nefret ediyorsun, neden beni sevmiyorsun mevzusuna girmeyeceğim, dedim gelirken kendime. Ama bu düşünceler silinmiyor kafamdan!" isyan etti, işaret parmağıyla kafasını gösterirken.
"Ben aşık oldum, biliyor musun?" Acı bir iç çekiş, ardından 'hah' nidası.. "Bilmiyorsun. Sahi, sen benimle ilgili ne biliyorsun ki?"
"Ben.." gözlerini kapatıp kafasını mezar taşına yasladı. "Ben sana anlatmak isterdim.. Okuduğum kitaplardaki gibi mesela, gözlerimi kapatıp yüzümdeki aptal sırıtışla.." Gülümsedi kocaman.
Çok durmadı ama yüzünde, silindi hemen çünkü nerede olduğunun farkına vardı..
"Kırgınım, kızgınım ama sana ihtiyacım var.. Beni sevmiyorsun ama seni seviyorum anne.."
"Akıl verirdin belki bana.. Çünkü şu an ihtiyacım olan şey bu. Ama sen yoksun."
Kalktı ayağa. Yanında kalmanın bir anlamı yoktu, onu duymuyordu bile. Duysa da dinlemeyeceğine emindi zaten.
Ayaz'ın mezarına ektiği çiçekleri suladı gitmeden. İsminin üzerine küçük bir öpücük bırakıp çıktı mezarlıktan.
Arabasına bindiğinde Firdevs Hanım'la olan konuşmasını hatırladı, onu Ankara'ya çağırmıştı. Hem değişiklik olur, kafan dağılır, diye hem de konuşmak için.
Arabayı çalıştırmadan önce son kez baktı mezarlığa.
Şehre girdiğinde hep aldıkları yerden çiçek aldı yine. Zambak ve begonvil..
Bahçe kapısından girdiğinde kimseyi göremedi. Evin kapısını çaldı, çok geçmeden ayak sesleri duydu. Kapı açıldığında kocaman gülümseyen Firdevs hanıma gülümsedi.
Elindeki çiçekleri uzattığında gözleri parladı her çiçek aldığında olduğu gibi.
"Canım benim, teşekkür ederim."
"Rica ederim, ne demek."
"Hadi gel, tam da kahve yapıyordum üzerine geldin. Kaynanan sevecek." Gülerek göz kırptı. Ayşegül de gülümseyip geçti içeri.
Kahveleri ısrarlarına rağmen Firdevs hanım yapmıştı. Ayşegül sonunda pes edip sandalyelerden birine oturdu.
"Anlat hadi." Fincanlardan birini önüne koydu.
"Neyi anlatayım?"
"Canını bu denli sıkan şeyi. Ve lütfen sevgilinin annesi değil de bir arkadaşın olarak düşün beni."
Derin bir nefes aldı Ayşegül.
"Ozan'la.. tartıştık."
Firdevs hanım araya girmeden bekledi, anlatmasını.
![](https://img.wattpad.com/cover/244521806-288-k193365.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pollyanna ve Kız Çocuğu
FanfictionAyşegül Yılmaz. Annesinden sevgi görmemiş bir kız çocuğu. Kız çocuğu dediğime bakmayın, kendisi 27 yaşında ama içindeki kız çocuğu hala annesi tarafından sevilmeyi beklediğinden büyüyemedi bir türlü. Bir insanın kendisini sevebileceğini düşünmüyor...