Selam limonlarım 🍋
Ben geldim yineeee
Bu bölüm de birazcık hüzünlü oldu, kızımızı tanıyoruz biraz daha..
------------------------------------------------------------------------------------
İlahi bakış açısı
Yolun geri kalanı sessiz geçti, Ozan söyleyecek bir şey bulamamıştı doğrusu. Ayşegül gördüğü rüyadan, kesitten sonra konuşacak gücü kendinde bulamadığından iyi de olmuştu sessiz kalması.
Demir kapının önünde durdu araba. Yavaşça indi ve ilerledi. Ozan arabadaydı, bekliyordu.
Mezarlığın içine bakındı. Uzun zaman olmuştu gelmeyeli. Bu suçlu hissettirse de sırtını dikleştirip yürüdü abisinin yanına.
Üzerinde Ayaz Yılmaz yazan mezarın yanında durduğunda dolu gözleri taşmıştı bile. Derin bir nefes çekti içine ve oturdu beyaz mermere.
"Ben geldim. Özür dilerim çok ihmal ettim seni, ama geç olsun güç olmasın. Değil mi?"
Konuşurken aynı zamanda mezarın üzerindeki otları temizledi.
"Çiçekler kurumuş... Üzülme sakın, tamam mı? Ben bir dahakine her türden getireceğim sana. Hem bir dahakine arayı bu kadar açmayacağım."
Elini kuru toprağa koyup hissetmeye çalıştı. Belki teninin sıcaklığını hissedebilirim umuduyla her gelişinde yapıyordu bunu.
"Seni özledim... Biliyor musun gittiğini kabullenmem çok zor oldu... Nasıl kabul edebilirdim ki tek oyun arkadaşımın elimden kayıp gittiğini? Edemedim."
Kız çocuğunun o halleri belirdi gözünün önünde.
Elinde oyuncaklarıyla odasına gidip saatlerce Ayaz'ı beklerdi.
Bir iki ay kadar her gün gidip bekledi odasında. İki dakika görseydi onu, iyi olduğunu bilseydi oyun oynamaktan vazgeçerdi aslında, gitmesin bir daha diye.
Gülümsedi kız çocuğunun düşüncesine.
Yine bir gün oyuncaklarını almış Ayaz'ın odasına girmişti. Oyuncakları dizdi yan yana.
Ayaz'ın oynamayı sevdiği oyuncakları ona ayırmıştı. Hep kavga ederlerdi o oyuncaklar için ama bu sefer onun oynamasını istemişti.
Kendi de oyuncakları önüne çekip beklemeye başladı. Yarım saatin ardından kapı sertçe açıldı. Hevesle kaldırdı kafasını ama gelen Ayaz değil, annesiydi.
Kadın kız çocuğunu oğlunun odasında görünce gözü döndü. Yanına gelip kolundan tuttuğu gibi kaldırdı küçük bedenini. Kız çocuğunun canı acısa da sessiz kaldı.
"Ne geziyorsun sen burada?" Sinirle sordu kadın. Kız çocuğunun varlığı rahatsız ediyordu onu. Elinden gelse dışarı atardı ama kocasının hatırına susuyordu.
"B-ben ş-şey.."
"Ne geziyorsun dedim!" Sesini yükselttiğinde yerinden sıçradı kız çocuğu, korkmuştu.
"Gelince oyun oynayacağız.. bak oyuncakları düzenledim. Onu bekliyordum.." konuştu zar zor. Yine bağıracak, hırpalayacak diye ödü kopuyordu.
"Onu bekliyordun öyle mi? Onu bekliyordun ÖYLE Mİ?!" Sinirle koyverdi kahkahasını. Alnındaki ve boynundaki damarlar belirginleşirken tekrar bağırdı kız çocuğuna.
"Öldürdüğün oğlumu mu bekliyordun?! Söylesene onu mu bekliyordun?" Kız çocuğu ürkek bir halde salladı kafasını. Sesi içine kaçmış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pollyanna ve Kız Çocuğu
FanfictionAyşegül Yılmaz. Annesinden sevgi görmemiş bir kız çocuğu. Kız çocuğu dediğime bakmayın, kendisi 27 yaşında ama içindeki kız çocuğu hala annesi tarafından sevilmeyi beklediğinden büyüyemedi bir türlü. Bir insanın kendisini sevebileceğini düşünmüyor...