(Şarkıyı dinleyerek okumanız önerilir)
''Selam...prenses.Ben,ben nasıl başlayacağımı bilmiyorum.Ama bunları söyleyerek bile başlamış oldum değil mi?Buraya getirildiğin ilk gün gözlerindeki o korkuyu görmüştüm.Her etrafa bakıp,incelediğinde artan o korkunu...Bir vampir olarak seni ilk başta sadece kandan ibaret görüyordum.Şimdi hissettiklerimi,eskileriyle kıyaslayınca nasıl buradan kaçıp gitmedin diye merak ediyorum.Seni izliyordum sevgilim.Sürekli bahçeye çıkıyordun.Çiçeklerin arasında geziyor,onları kokluyor,dikenleri elini kanatınca etrafına bakınıyor biri geliyor mu diye konrol ediyordun.O zamanlar buna çok gülüyordum.Sana aşık olduğumu kendime asla itiraf edemedim.Şimdi ise tepelere çıkıp bunu haykırmak istiyorum.''Ben Lisa'ya aşığım''. Kendime zar zor itiraf ettiğimdeyse korktum.Ne saçma değil mi?Aşık olununca korkulur mu hiç?Ben korktum sevgilim.Hem de çok.Sana sahip çıkamam,zarar veririm diye çok korktum.Ama hayattaki nihayi amacımı bulmuştum.Sana sahip olmak ve asla bırakmamak.O gün...buraya neden geldiğini öğrendiğin gün.Kaçıp gitmeye çalıştın...Korktun.Gerçeklerden korktun.Bende kapıdan çıkıp gitmeye çalışan seni görünce korktum.İçimde,aklımda,tüm bedenimde yankılanıyordu iç sesim ''bak Jungkook yine gidiyor sevdiğin kadın.Hep olduğu gibi.Yine seni bırakıyorlar''diye haykırıyordu.İzin veremezdim ama değil mi?Senin kapıdan çıkıp gitmene,kendini,beni bırakmana izin veremezdim.Şimdi düşünüyorum da acaba vermeli miydim?RM hyung ile çok konuşmalarımız oldu.Başından beri özel olduğunu,farklı yeteneklere sahip olduğunu,ve bu hikayenin sonunun iyi bitmeyeceğinin farkındaydık.Lanet olsun ki bunu da kendime çok geç itiraf ettim.Kaçırldığın gün...O gün sevgilim nefesimin tekrar geldiğini hissettim.İnsana nefesinin geri gelmesi iyi bir şey değil mi? ''O zaman mutlu mu oldun Jungkook?'' diye sorma lütfen.Ben...ben nasıl nefes alınıyor bilmiyorum ki?Yeni doğan bir bebeği okula tek göndermek gibi.O da orada ne yapacağını bilmez.Ama en çok....oyuncağı elinden alınan bir çocuk gibi hissettim.Çaresiz ve bir o kadar da kızgın.O gün evi dağıttım,yıktım.Elimde daha önce hiç oluşmayan yaralar açtım.Seni bulduğumdaysa nefesim yine gitti.Alıştığım,kuralarını bildiğim yere geri döndüm.Burada sana hiçbir şey olmazdı.Çünkü...kuralları ezbere biliyordum sevgilim.Her ağladığında yanında olmasamda hep duydum seni .İç çekişlerini,kimsenin duyamayacağını sandığın ''bana yardım edin''çığlıklarını...hepsini.Ve emin ol ki bana bunlar çok acı verdi.Yeri geldiğinde bana saldırdın,sarıldın...beni sevdin sevgilim.Seni hiç ısıtamayan,sana sevgisini göstermeyi beceremeyen,kalbi,nefesi olmayan bu işe yaramaz et parçasını sevdin sen.Sana ne kadar minnet duysam az.Hatırlar mısın?Gök gürültüsünden korkardın.İlk başlarda kapında bekliyordum seni sonra...yanına uzandım,Elini tutum,ellerimi saçlarında gezdirdim.Günler geçtikçe zayıflıyordun.İçinde seni tüketen güç ve aklından hiç çıkmayan sorular seni yiyip bitiriyordu.Bense...her zaman olduğu gibi hiçbir işe yaramıyordum.''Bana yardım et'' dediğin gün aylarca içimde döndürdüğüm her şey döküldü dudaklarımdan:''Benimle evlenir misin Lisa''ve sen...ve sen bana ''evet'' dedin.Sen bana sevmeyi öğrettin Lisa.İşe yaradığımı ve hayatta bir amacım olduğunu gösterdin.Ama bir şeyi de çok acımazsıca öğrettin. Her yanına geldiğimde kalp atışın soğuk bedenimi ısıtırdı...Ama şimdi sevgilim...kalbin beni ısıtmıyor.Aksine daha çok üşüyorum.Gelmedin.O gün düğünümüze gelmedin.Sabah her şey çok güzeldi.Sen mutluydun,herkes mutluydu.Hazırlanmak için odaya çıktın ve...ve geri inmedin.Seni doğal olarak merak ettim.Odanın kapısına geldiğim an hissediyordum kalbini.Ama o gün hissedemedim... Burada olmasan bile,ayakta yanımda olmasan bile beni,dünayayı,herkesi kurtardın sevgilim.Yatağın, şu an yatmak zorunda olduğun yer,asla üzerinden kalkmayacak o ağır uykun ve sen aşık olduğun o bahçedesin.Güllerin arasında...uzaktan bakınca hala gülleri koklayan,onların arasında dolaşan ve eli kanayınca etrafına bakan o seni görüyorum.Seni kaybettikten sonra elinin değdiği her kitabı alıp okumaya,düşündüğün şeyleri düşünmeye,seni hissetmeye çalışmaya başladım.Çevirdiğim her sayfayı senin de çevirmiş olduğun gerçeğiyle daha çok okuyor senin elini tutyormuş gibi hissediyordum.Bir kitapta bize rastladım sevgilim.Şöyle diyordu''Sadece üç günlük ömrü olan kelebek,papatyaya aşık olur.Ancak öleceğine saatler kala ''seni seviyorum''der.Papatya sadece ''ben de'' diyebilir ve kelebek ölür.Ona sevdiğimi neden zamanında söyleyemedim diye papatya üzüntüsünden hasta olur.Yapraklarını dökmeye başlar,döktüğü her yaprakta seni seviyorum der ve sonunda ölür.İşte o günden beri sevdiğini söyleyemeyen herkes papatyaya sorar.Seviyor mu,sevmiyor mu diye.''
İşte böyle sevgilim.Tek pişmalığımda budur.Keşke seni sevdiğimi daha çok söyleseydim.Ben gidiyorum sevgilim.Üzerine güller serpiştirdim.Isıtır belki seni.
''Çünkü sen uyurken çok üşürsün...''
Herkese selam.Umarım kitabı okurken beğenerek ve severek okumuşsunuzdur.Bu ilk final.Kitabın iyi bitmesini isteyen çok kişi var.Bu yüzden beklemede kalın çünkü iyi bir son da gelecek.Sizleri seviyorum.Kendinize iyi bakın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire House/Liskook
Fanfiction"Artık yeter." Ağlayan gözlerle ona bakıyordum. O ise gülerek "Daha yeni başlıyoruz"