Gözlerimi araladığımda yine o lanet evdeydim. Etraf oldukça sessizdi. Yataktan yavaşça kalktım ama başım oldukça döndüğü için kendimi tekrar yatağa bıraktım. Ama susamıştım da. Kendimi bu sefer yavaşça doğrulttum ve çoraplarımı hızlıca ayağıma geçirip kapıya yöneldim. Ev karanlık olmasına karşın soğuktu da. Koridorlar sürekli 7 kişinin tablolarıyla doluydu. Sabahlığıma sarılarak ilerlerken sonunda mutfağa gelmiştim. Bir bardak su doldurdum ve içmeye başladım. Git gide de acıkmaya başlamıştım. Dolabı açtım. Ama hayal kırıklığı. Sadece çiğ etler ve çok sayıda vişne suyu vardı. Biraz vişne suyu aldım ve o bahçeye çıktım. Artık güneş doğmaya başladığı için bu ev tüm ihtişamlığıyla bana gülümsüyordu. Banka oturdum ve vişne suyunu yudumlamaya başladım. Ama vişne suyu sandığım şey dudaklarıma değer değmez direk öğürdüm ve istifra yaptım. Tadı çok ama çok iğrençti. Acaba tarihi mi geçti diye düşündüm. Sonra hepsini ağacım altına doküp eve ilerledim. Merdivenleri çıkıp benim kata ulaştığımda bir oda dikkatimi çekti. Kapısı kitliydi ve bu evdeki en büyük kapıydı. Kapıya yaklaştım. Kapı anında açıldı. Neden bilmiyorum ama sabah ruh hali ve hala boğazımı yakan istifra tadı sayesinde hiç önemden içeriye girdim. Ve ben yine şok tabii. Bir adam elinde çiçek ve takım elbiseyle öylece yatıyordu. Kalbinde... Aman tanrım bir balta vardı. Korkudan gözlerim fal taşı gibi açıldı. Ama beni her zaman belaya sokan o merakım ona yaklaşmam gerektiğini söylüyordu. Biraz daha yaklaştım ve ona baktım. Anında gözlerini açıp tavana bakmasının ardından tabii ben çığlığı bastım...
Selam canlar. Karantina nasıl?
Evde kalın. Yeni bölüm geldi. Dediğim gibi okunma artana kadar bu kitap. Oy vermeyi ve vote yapmayı unutmayın. Sizi seviyorum 💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire House/Liskook
Fanfiction"Artık yeter." Ağlayan gözlerle ona bakıyordum. O ise gülerek "Daha yeni başlıyoruz"
