1.Bölüm

19.4K 462 149
                                    

Başlama tarihiniz ?

Öncelikle hepinize merhaba. Tekrardan yayınlama gibi bir planım yoktu fakat istegram hesabımdan gördüğüm bir mesajla yayınlamaya karar verdim:) Bazı bölümler değişmiştir keyifli okumalar:)

"Ne yapmayı düşünüyorsun"

"Ne yapacağımı bilmiyorum"diye mırıldandım kısık sesle.

"Bebeğin" varlığından daha yeni haberdar olduğum bebeğimi bana hatırlatması ile  ellerim karnımın üzerine gitti. Kısa bir  sessizlikten sonra   tekrar konuşmaya başladı telefonum ucundaki ablam. "Bebeğiniz olduğunu söyleyecekmisin " meraklı çıkan sesi beni oldukça tedirgin ediyordu. Gözlerimi kapatıp derin nefes aldım. "Söyleyeceğim" diye mırıldandım kararsız bir tonda.

"Eğer öğrenirse boşanmanız imkansızlaşır" kahretsin ki biliyordum! Eğer bebeğimiz olduğunu bilirse ne beni ne de bebeğimizi bırakırdı.

"Biliyorum ama bilmeye hakkı var" sadace benim değil onunda bebeğiydi bilmeye hakkı vardı bu hakkı onun elinden alamazdım.

"Açelya!" Karnımın üzerindeki elimi hızla çekip yatağın üzerine koydum. "Şimdi benim kapatmam lazım abla görüşürüz "

"Görüşürüz" telefonu kapatıp yatağın üzerine koydum . Banyo kapısının açılmasıyla belindeki havlu ile Serkan içeri girdi. "Kiminle konuşuyordun" kaşları çatık merakla yüzümü inceliyordu.  küçük bir havlu ile saçlarını karıştırdı. "Ablam ile gelemeyebilirmiş acil doğuma girmesi gerekmiş" dedim.

Elindeki havluyu aynanın üzerine fırlatıp yanıma geldi. Yatağın yanına oturup dudaklarını anlıma bastırdı. Bu hareketi ile gözlerim kendiliğinden kapanmıştı bile . "İyimisin güzelim" başımı olumlu anlamda sallayıp "İy-iyiyim" diye mırıldandım. Güldüğünü anlımdaki dudaklarının hareket etmesiyle anladım. Anlımdan dudaklarını çekip giyinme odasına ilerledi. Eskiden karşımdaki görüntüden etkilensemde şu an tepkisiz kalıyordum. Serkanın çıplak sırtının hemen sol omzundaki dövme dikkatimi çekti. İki kalp atış çizgisi. Biri ben diğeri ise o, eğer ileride çocuğumuz olursa o kalp atış çizgisi üç olacaktı.

"Gelmiyormusun güzelim" kaşlarımı çatıp, adımlarını durdurup arkasını dönen Serkana baktım. "Nereye"

"Güzelim üzerinde sadace bornoz ile yatakta oturuyorsun ve bir saat sonra gitmemiz gerekli hazırlanmaycakmısın"

Acaba Defneyede güzelim diyormusun!

"Ben gelmek istemiyorum"  kaşları derinden  çatılırken "Neden"dedi. Midem bulanıyordu oraya gidip o sahte insanların içerisinde daha fazla bulanacaktı. Omuz silkip dudaklarımı büzdüm. Serkanın kahverenginin en koyu tonunda olan gözleri bir,iki saniyelinede olsa dudaklarıma kaysada  kendini toparlayıp benim yeşil gözlerime bakmaya başladı. "Kendimi iyi hissetmiyorum eğer gidersem o insanların içerisinde daha da kendimi kötü hissedeceğim"

Midemi zorlayan sıvı ile yüzümü buruşturdum. "İstemiyorum gitmek" çocuk gibi mızmızlanmaya başlamıştım. "Gelmek istemiyorum , uyumak istiyorum"  yanıma gelip tam önümde dizlerinin üzerine çöktü. Sağ elimi eline alıp yüzük parmağımı okşadı. Yüzüğüme takıldı gözlerim. Evet diye bağrışlarım çınladı beynimin içerisinde. Elime öpücük kondurup "Tamam gitmeyiz bizde güzelim"

Bana güzelim deme be adam!

"Hayır sen git ben tek kalmak istiyorum" midem bulanıyordu ve şu an kalkıp elimi yüzümü yıkamaya bile halim yoktu. "Saçmalama Açelya! Seni tek bırakıp oraya gideceğimimi düşünüyorsun"

***

"Kendini kötü hissetiğin an beni arıyorsun tamam mı" en son gitmeyeceğim demişti değilmi. Benim ısrarlarım bile o partiye gitmesine yetmemişken bir telefon araması nasıl o partiye gitmesine yetmişti. Başımı salladım."İyiyim ben Serkan hadi git!" Anlımı öpüp evden çıktı. Kim aradıda o partiye gitmişti ki! Melodi sesi duymamla masanın üzerindeki telefonumu elime aldım. Telefonumun ekranında gördüğüm isim ile sabır diledim sadace!

"Efendim yavuz " sesim kısık çıkmıştı. "İyimisin "

"İyiyim bir şey mi olmuştu"

"Ben Defnenin burada olduğunu söylemek için aradım" Ben Defne'nin burada olduğunu söylemek için aradım! Defne ve şirket partisi ikisi yan yana bile gelmezdi.

"Teşekkür ederim  "

"Sen gelmeyecekmisin "sesiz kaldım. Sessizliğimin ardından konuşmaya başladım.

"Yavuz beni almaya gelirmisin"

"Hemen! Hemen geliyorum " deyip telefonu yüzüme kapattı. Yukarı çıkıp hazırlanmaya başladım. Serkana ne giyeceğimi göstermemiştim eğer görseydi büyük ihtimale izin vermezdi. Çift yırtmaçlı ,göğüs dekoltesi olan uzun gece elbisesi seçmiştim. Sade olmayı seviyordum. Düz olan saçlarımı arkaya attırıp hafif makyaj yaptım.

***

Bir yuvayı ayakta tutan kadındır" derdi annem. Ardından en büyük düşmanın ise "dostundur" diye eklerdi. "Kaderiniz bana benzemesin" deyip saçlarımızı öperdi. Ah! Be anne benim kaderimde çoktan sana benzemiş bile.

Yırtmaçlarıma dikkat ederek arabadan indim. "Teşekkür ederim yavuz" dedim. Bir şey demesini beklemeden otele ilerlemeye başladım. Oldukça büyük ve gösterişli olan beş yıldızlı otelden içeri girdim. "Hoşgeldiniz Açelya hanım" tebesüm edip başımı aşağı doğru eğip kaldırdım. Asla başın yere eğmeyecek Açelya!

Yuvamı bozan yılana döndü bakışlarım. Oldukça kısa mini elbisesi neredeyse her yerini gösteriyordu fakat ona güzel duruyordu. Emin adımlar ile Serkanın yanına yürüdüm. Yanındaki adamın bakışlarını üzerimde hissedince dudaklarımı kıvırıp  yanına geldim. Elinden sıktığı mikrofonu alıp ona döndüm. Dudaklarımı "Sürpriz" diye oynattım. Dişlerini sıktığını ortaya çıkan çene kaslarından anlayabiliyordum. Kolumu tutmasıyla gözlerimi kapattım. Kulağıma eğilip "Bu" dedi yutkunup sözlerine devam etti. "Sabrımı zorluyorsun Açelya!" Güzelim değil Açelya! Neden bu kadar sinirlenmişti.

Gülümseyip insanlara döndüm. Hepsi bize bakıyordu. Bakışlarımı yuvamı bozmaya çalışan yılana çevirdim. Dudaklarında sinsi bir gülümseme vardı. Anlamıştı Serkanın bana kızacağını. Umursamadan diğer insanlara döndüm. Boynumdaki kolyeme dokundum. İki kalp çizgisi yan yanaydı. "Sizlere güzel bir haber vermek için buraya geldim aslında! Daha Serkanın bile haberi yok! Sürpriz olacak onada"Serkana döndüm. Kaşlarını çatmış bir şekilde ne yapmak istediğimi anlamaya çalışıyordu.

Sağ elini tutup karnımın üzerine koydum.
"Sevgilim" deyip karnımdaki elinin üzerine ellimi koydum. Eskiden bana güven veren eller şu an tiksindiriyordu.

"Hamileyim"dedim ardından kopacak olan fırtınaları bilmeme rağmen. Bebeğimide bu savaşa bizimle birlikte sürükledim. Kaybeden değil kazanan olmaya tamda varlığını öğrendiğim zaman yemin ettim.

Nasıl buldunuz:)

Yan  Yana Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin