deva: 1.hastalığı iyileştirici nesne, em, ilaç.
2.çözüm, çare.
''Ne işin var senin burada?'' dedi Karaca sert bir sesle. Karşısında duran adamın yutkunuşu sertleşse de gözleri daha sinirle bakıyordu şimdi. Ama umurunda değildi. Zaten son 5 yıldır, neredeyse hiçbir şey umurunda değildi. Neredeyse.
Karşısındaki adamı yanıt vermesi için zorlamadı, ona sorduğu soruların çoğu da cevapsız kalırdı zaten. Kendine bile dürüstçe konuşamayan bir adamdan, Karaca'ya dürüstlük göstermesi beklenemezdi.
''Konuşmamız gerekiyor. Önemli bir konu var.'' dedi kadının kapısında dikilmeye devam ederek.
''Müsait değilim.'' dedi Karaca da kılını kıpırdatmadan. Adamı gördüğüne şaşırmamıştı, çoktandır gelmek istediğini biliyordu zaten. Ama izin vermemişti, bir şekilde oyalayabilmişti şimdiye kadar.
''En son 2 yıl önce gördüm seni. O da yer değiştirirken.'' dedi adam gözlerini kadınınkilere dikip. Karaca en sonunda sesli bir nefes alıp kafasını kaldırdı ve gözlerine baktı.
''Yani?''
''Yorulmadın mı ya hala? 5 yıl oldu.'' dedi adam yüzünü ona yaklaştırırken. Gözlerine oldukça dikkatle bakıyor, sanki eskiden tanıdığı kadından herhangi bir kırıntı arıyordu. Ama şimdi soğuk kış gününde kapının önünde dikilen ve içeri giren rüzgarla üşüyen iki kişi de, o kadından herhangi bir iz kalmadığını biliyorlardı.
''Ne yapacaksın, 1 yıl sonra tekrar mı gideceksin? Diyar diyar dolaşacak mısın?''
''Boş boş konuşma Allah aşkına!'' dedi Karaca bıkkınlıkla. Ama adam Karaca hiç konuşmamış gibi devam etti.
''Hiçbir şey umursamıyorsun, hiç canın yanmıyor, hiç özlemiyorsun. Öyle mi?'' dedi adam yavaşça. Oldukça sakin bir sesle ağzından çıkan kelimeler Karaca için bardağı taşıran son damla olacaktı ki kadın elinin içini kapıya vurdu sertçe.
''Gece gece benim asabımı bozma!'' dedi bağırarak. Ama bu kadar şiddetli konuştuğuna duyar duymaz pişman oldu, çünkü içeride uyuyanı uyandırdığını biliyordu. En ufak sese bile hemen uyanırdı zaten.
''Siktir!'' dedi kadın kendi kendine mırıldanarak. Evin içinde duymaya çok alışkın olduğu, yere sürtülen terlik seslerini duymasıyla hızla aralık duran kapıyı kapatmaya yeltendi. Karşısında duran adam araya elini koyacaktı ki Karaca'nın ona attığı tehditkar bakışla elini çekti.
''Bekle burada.'' dedi Karaca sadece ve kapıyı kapattı. Arkasını döndüğünde, az önceki öfkesi ve gerginliği tamamen gitmişti. Yüzüne yayılan gülümsemeyle kaşlarını kaldırdı.
''Canım? Uyandırdım mı?''
''Kim gelmiş?''
''Kimse birtanem. Ben çöpü bırakıyordum dışarıya.'' dedi hızla. 5 yıl içerisinde, yalan söylemekte kendini oldukça geliştirmişti. Yalan söylemekten başka şansı kalmayınca insanın, inandırıcı olmayı öğreniyordu.
''Hadi, sen yat geri.'' dedi Karaca kafasını eğip. Karaca'nın söylediğine rağmen inatla kafasını iki yana sallayınca, bu Karaca'yı sinirlendirmekten ziyade güldürdü.
''Deva'm, güzelim, hadi gel yatalım geri.'' dedi onun boyuna eğilip. Deva kollarını kaldırınca Karaca bunun 'kucak istiyorum' demek olduğunu bildiği için iç çekip onu kolları arasına kaldı. Uyumak istemediğini söylüyordu ama bacaklarını Karaca'nın bedenine sarıp kafasını omzuna koyduğu an derinleşmişti nefesi.