___________Evren telefonunu çıkartıp Min Ah'ya kısa bir mesaj attı. Az önce gördüğü topluluğa yaklaşırken alabildiğine gülümsedi.
"Beyler, hoş geldiniz. "
Evren ona dönen küçük topluluğun içindeki kadınları fark ettiğinde özür diler bir tavırla devam etti.
"Ve bayanlar."
Kadınlar kıkırdayıp ona ellerini uzattıklarında tek tek ellerinin üzerlerini öptü ve çapkınca gülümsedi. Kadınlar o gülüşe çoktan tav olmuştu.
"Hoş bulduk." dedi adamlardan biri. Kendine eşlik etmesi gereken kadının Evren'e sulanıyor oluşundan rahatsız olsa da o ünlü bir playboydu(!) . Nasıl karşı koysundu ki?
"Haber verseydiniz hazırlık falan yaptırırdım. Olmadı böyle ayaküstü."
Evren etrafta gördüğü birkaç kişiye işaret çaktı. Adamlar itiraz edip homurdansalar da onları dinlemeyip bütün misafirperverliği ile onları en iyi köşeye aldırıp en iyi menülerini sundu. Tabi onların bundan ne kadar memnun olduğu tartışılırdı.
Evren piyasadaki rakiplerinin neden çat kapı geldiğini biliyordu. Ortamın nabzını tutmak ve çıkarılan onca dedikoduya rağmen ne durumda olduğunu görmek istemişlerdi. Bundan kısa bir süre önce onun homoseksüel olduğundan bir haber olan rakipleri, piyasaya onun playboy olduğu ve her gece başka bir kadınla olduğu ile ilgili haberler yaymıştı. İşin garibi bu Evren'in işine yaramış, onu tanımayanlar bile tanıyıp mekanına gelmeye başlamıştı. Evren de reklamın iyisi kötüsü olmaz diyip hiçbir açıklama yapmamıştı. Zaten yapmak gibi bir dileği de yoktu.
Min Ah Evren'den gelen mesajı okuduktan sonra içeri gidip kuytu bir köşeden durumu inceledi. Adamların ters bir şey yapmalarından korkmuştu ama kuzu kuzu oturuyorlardı. Min Ah'nın aklına gelen fikirle yüzü aydınlanırken telefonunu çıkarıp birkaç ismi tuşladı. Habercilerin de çalışması gerekliydi, öyle değil mi?
***
Min Ah, Lim Kyu Bok'un ihtişamlı evine geldiğinde derin bir nefes aldı. Bu işin gereğinden fazla uzun sürdüğünü düşünüyordu. Eve girerken bir yandan da evin her yerinden duyulan hakaretleri dinledi. Kyu Bok yine çalışanlarını azarlıyordu.
"Ne biçim bir yemek bu?! Sen buna kahvaltı mı diyorsun?! Nasıl bir kaltak pirinç pişirmeyi beceremez?!"
Min Ah ona açılan yemek odasının kapılarından girince gördükleriyle refleks olarak öne atıldı. Kyu Bok çıkardığı kemerini yerde ağlayan çalışana vurmak için kaldırdığında kemeri genç kadına inmeden tuttu. Deri kemerin eline temasıyla yanma hissi oluşsa da önemsemedi. Kyu Bok'un öfkeli yüzü ona dönerken Min Ah karşısındaki adamın içini delecek gibi bakıyordu.
"Git burdan."
Yerdeki genç kadın başını kaldırıp kurtarıcısına baktı. Min Ah'nın yeşilimsi gözlerindeki kızıla çalan alevi gördü. Ve bu alevlerin hedefi patronuydu. Gözleri ikisi arasında gidip gelirken elleriyle parkede kendini geriye sürükledi. Bir taraftan korkudan tirtir titriyordu. Onun beceriksizce yaptığı kalkma hamlesinde düşecekken korumalardan biri onu tuttup odanın dışına kadar eşlik etti.
"Sen kendini ne sanıyorsun?!"diye bağırdı Kyu Bok.
Min Ah elindeki kemeri kendine çekip tökezleyerek önüne gelen Kyu Bok'un boynunu kavradı. Adamın boynunu sadece sıkmıyor bir taraftan da yukarı kaldırıyordu. Adamın topukları yerden havalanırken karşısında gördüğü kadının bunu nasıl yapabildiğini sorgulamak istedi. Tabi önce nefes alabilmesi gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ KURT
FanfictionHayatını gizli saklı, bir maskenin ardında yaşıyordu genç kadın. Hayatını birilerinden saklanarak, onlardan daha güçlü olmak için ailesini karanlık köşelerde seyrederek geçirmişti. Sabırla o gücü ezeceği günü bekliyordu. Hayat ki, onu bu süreçte def...