•~•
Yuuji'nin kalbini söktüğün gibi benim kalbimi de söktün 🥲
•~•
Aylardır...
Aylardır kendini Sukuna'ya karşı kabullendirmeye çalışmış, başarılı olamamıştı. Ne yaparsa yapsın bir kez bile gururundan ödün vermemeye çalışmıştı. Belki de vermeliydi. Onunla olabilecekse belki de gurursuz olmalıydı.İris kızgındı. Herkese her şeye kızgındı. Fakat en çokta kendine kızgındı. İçindeki bu can yakıcı alevlerin dinmesi için bağırmak, yıkıp dökmek istedi her şeyi. Yapamıyordu. Yaptığı tek şey sadece ikisine bakmaktı. Daha fazlasını yapamıyordu. Ona sarılmak düşüncesi bile bir hayalden ibaretti onun için. Peki neden? Neden daha bir gün önce tanıdığı biri ona sarılıyordu?
"İris, iyi misin?" diye sorarken tedirgin gözlerle İris'e bakıyordu Asami. Onları o şekilde gördüğü için biraz utanmıştı yine de İris'in halini görünce bunları düşünmeyi bir kenara bıraktı. Bu sabah ondan uzak durmasını söylemiş kötü biri olduğunu anlatmaya çalışmıştı. Şimdi onları bu şekilde görünce belki de onun için endişelenmişti. Asami bu düşünceyle gülümsedi.
Sukuna ise gözlerini İris'ten çekip Asami'ye baktı. Onun anlamlandıramadığı gözlerle İris'e baktığını görünce şaşırmıştı. Onun gözleri... şefkat dolu gibiydi. Bir insan neden ona sinirle bakan gözlere şefkatle karşılık verirdi ki? İris'e tekrar döndüğü. Konuşmadan sadece ikisine bakıyordu.
"İris, endişe edilecek bir durum yok bu yüzden merak etme." dedi Asami. İris ona gülümser gözlerle bakan kıza olabilecek en sert bakışlarla cevap veriyordu. Fakat bunun anlamsız olduğunu düşündü. Gülümsedi. Bu gülümseyiş gerçeklikten uzak yapay bir gülüştü. Sukuna bunu anlasa da Asami'yi inandırabilecek kadar gerçekçiydi gülüşü.
"Endişe etmedim. Hiç endişe etmedim." dedi hala gülümserken. Daha sonra Sukuna'ya döndü bakışları.
"Siz... ne yapıyorsunuz burada, bu şekilde?"
diye sordu."İris, bugün yanımızda bir kediyle döndük. O kadar tatlıydı ki bırakmak içimden gelmedi. Ona okulda bakmak için izin istedim ama vermediler. Daha sonra Sukuna benim için izin istedi. Ona burada bakabileceğim." derken heyecanlıydı Asami. Sukuna çatık kaşlarıyla Asami'yi izlerken İris yine sahte bir heyecanla konuştu.
"Gerçekten mi? Bu güzelmiş." İris kedilerden haz etmezdi. Aslında hayvan pek sevmezdi. Korkardı hepsinden. Asami heyecanla başını olumluca sallarken Sukuna onun bu aptallığını şaşkınca izlemiş daha sonra arkasını dönüp gitmişti. Asami onun arkasından bakarken peşinden gitmek istemişti. İris olmasaydı gidecekti de. Çünkü bir sebepten ona kızdığını hissediyordu. Neden ona kızmıştı ki? Yanlış bir şey mi söylemişti?
"İris ben de artık gideyim. Daha kediye isim bulmam lazım." dedi. İris dışından ona karşı gülümserken içinden aklına gelen fikirlere etkilenmeden edemiyordu. Kedi mi? İğrenç... diye düşünürken çoktan bir planın esiri olmuştu. Bugün canının acıdığı kadar acıtacaktı o kızın canını. Yumruklarını sıktı İris. Yapabilirim dedi içinden. Aklı mantığını yitirmiş gibiydi. O kadar sinirliydi ki içten içe gözü hiçbir şey görmüyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANETLERİN KRALI (Jujutsu Kaisen)
Fanfiction•~• Ryoumen Sukuna Fanmade •~• ••• Sukuna yıllar önce sevdiği kadına verdiği kolyeye baktı. Kolyeyi takan kadından alamıyordu gözlerini... O değildi.. yıllar önceki sevdiği kadın değildi fakat ona çok benziyordu. Saç rengi, göz rengi, ten rengi, kok...