''Asel geldik, uyanman lazım.'' dedi onur, hiç gözlerimi açasım yoktu ama başka ne yapabilirdim ki? gözlerimi kırpıştırarak açtım.
''Neredeyiz şuanda ?'' dedim, ellerimle gözlerimi ovuştururken uykumun açılması için uğraşıyordum.
''Dayıma geldik, bir süre onunla kalırsın diye düşündüm o sırada da sana bir ev bakarız ve işin ile ilgileniriz, bu süreçte başka güvenebileceğim kimse yok.'' Kafamı aşağı yukarı salladım, kemerimi açarken o çoktan inmişti, bende inip yanına ilerledim apartmanın bahçe kapısından geçtik ufak bir bahçesi vardı apartmanın dış mimarisinin renkleri krem ve sarı tonlarındaydı küçük bahçesine dikilmiş renkli güller çok güzeldi. Onur zile bastı anında açıldı kapı demir kapıyı ittirip geçmem için müsaade verdi hafifçe gülümsedim, sırt çantamı yerleştirmek ister gibi sırtımı oynattım apartmana girdim oda girip kapıyı yavaşça kapattı. Önüme geçip asansöre yöneldi.
Hayır, hayır asansör korkum yok.
5. kata bastı, en üst katta otuyordu dayısı. Çok zekisin gerçekten Asel nasıl anladın, bunu anlamak için üst düzey zeka gerekiyor. Cidden düşüncelerimde kendi kendime laf sokmaya bayılıyordum herhalde ben? Yok yok kesin delirdim en iyisi psikolog da araştırmalıydım.
Asansör durunca gerilmiştim? İçimde ki kötü bir his vardı, bir şey mi olacaktı yoksa yaşadıklarımın ağırlığımıydı anlam veremiyordum fakat çok garip hissediyordum. Onur cebinden anahtarlık çıkardı, dayısının evinin anahtarı onda da mı vardı? Normal olan bu muydu? Bizim akrabalık ilişkilerimiz mi anormaldi?
''Asel, iyi misin girsene hadi?'' dedi, sesiyle düşüncelerimden çıktım, o çoktan ayakkabılarını çıkarıp eve girmişti cevap vermeden ayakkabılarımı çıkardım, eve adımlarken yoğun bir lavanta kokusu vardı, içim titredi kokuyla, burnumun ucu sızladı. Ev annem gibi kokuyordu. Gözlerimi kapadım derin bir nefes daha aldım annemi kokluyormuş gibi sıkı sıkı tuttum aldığım nefesi içimde annemin boynuna kafamı gömmüşüm gibi, gözlerimi açıp onura baktım beni izliyordu, dudaklarım istemsizce kıvrıldı, gülümsememe karşılık o da bana gülümsedi, kaşlarımı çattım hafifçe hangi ara onurun önüne geçip onunla yer değiştirmiştim? sırtımı koridora dönmüştüm? Onur daha demin girdiğimiz dış kapıya yaslanıyordu.
''Hoş geldiniz çocuklar.'' Sesiyle yerimde sıçradım, Onura dalmıştım. Ne bok yemeye çalıyorum ben? Kendime gelmek için gözlerimi açıp kapadım onur çoktan yanımdan geçip dayısının yanına gitmişti. Arkamı döndüm, Onura gülümseyerek bakan adama baktım çok yaşlı durmuyordu en fazla ellilerindeydi ama dinç gözüyordu, saçlarına düşen beyazlıklar ona yaşlılık katmamıştı. Adamın yavaşça gözlerini Onurdan çekip bana çevirdi, önce gözlerinde ufak bir şok duygusu gördüm, sonra karardı ağzını açtı bir şey söyleyecek gibi oldu, sonra vazgeçti donmuştu resmen.
''Dayı, dayı iyi misin?'' diyerek kolunu tuttu dayısının, sesi endişeli çıkmıştı, çok normaldi çünkü dayısı pek iyi gözükmüyordu yüzü bembeyaz oluvermişti biranda.
''Dilhun'' dedi, sessizce dayısı artık şok olma sırası bendeydi? Dilhun benim annemin ismiydi.
''A-anlamadım?'' dedim, istemsizce kekelemiştim, annemle aşırı benzerliğimiz vardı gerçekten annemin gençliğindeki halinin kopyasıydım, annemi tanıyor muydu?
''Yok bir şey'' dedi, umursamazca kafasını salladı. 'hoş geldin sende kızım benim biraz işim vardı 2 saatte gelirim.' diyerek hızlıca çıktı evden kafamı Onura çevirdim anlamaz gözlerle bakıyordu, acaba ben mi yanlış anlamıştım?
''Onur dayının ne dediğini duydun mu?'' dedim, sesim çok garip çıkmıştı.
''Hayır çok sessiz bir şekilde dedi anlamadım.'' dedi, kaşlarımı çattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Armağan
Fiksi RemajaBen Asel (...) Annem her zaman 'hayallerimi sen yaşayacaksın benim yapamadıklarımı sen yapacaksın benim olamadığım kadar güçlü olacaksın benim eğdiğim gibi o boynunu eğmeyecek daima dik tutacaksın hata da etsen benim hatamdır dersimi aldım diyip da...