(1 Hafta Sonra)
(Kyungsoo)
Kahvaltıdan sonra abim odasına koştu. Kendine bu kadar özen göstermesi güzel bir şeydi tabi ama bazen aşırıya kaçtığını kendisi de inkar etmiyordu.
"Sence de parfümün geri kalanını yarına saklaman mantıklı olmaz mı?"
"Sen beni mi izliyorsun?"
"Her zaman seni izliyorum abi, her zaman."
"Biraz da şu esmer çocuğu izlesen iyi olur."
"Neden?"
"Sanırım ona abin olduğumu söylediğin için, birkaç gündür yakın çevremde dolanıyor."
"Aslında ona kardeş olduğumuzu söylemedim."
"Öyleyse neden sürekli onu görüyorum? Fakültemin oralarda seni arıyor olabilir mi?"
"Abi, sanırım o da senin bir hayranın."
"Sanmam, onu daha önce hiç görmedim."
"Onu görmemiş olman hayranın olmadığının bir kanıtı olamaz ki. Gizlice izliyor olabilir."
"Haklı olabilirsin ama o böyle biri mi sence?"
"Evet, tam da böyle biri."
"Neden somurtuyorsun?"
"Sana söylemek istemedim ama ben onu gerçekten birkaç kez sana bakarken gördüm. Ayrıca söylediğin gibi, gerçekten senin yakın çevrende dolanıyor."
"Bu yine de bana pek mantıklı gelmiyor."
"Çünkü o diğerleri gibi değil. Bunu göstermeden yapıyor."
"Sen o yüzden mi bana okula gelmeyeceğini söyledin?"
"Evet, aslında gelmiştim. Onu görünce geri dönmem gerektiğini anladım. Hayranlarından biriyle yakın olamam. Bu rahatsız edici bir durum."
"Ben yine de aksini düşünüyorum. Karar senin ama ben onunla arkadaşlığını bitirmenden yana değilim."
Asıl beni rahatsız eden şey, hoşlandığım kişinin abimden hoşlanıyor olmasından çok daha fazlaydı. Okulun popüler çocuğuna ilgi duyan ve sürekli peşinde gezen tiplerin varlığı beni genel olarak rahatsız ediyordu. Onlardan olan biriyle arkadaş olmak, benim için imkansızdı.
"Endişelenme, bugün okula geleceğim. Bir sonraki dönemde başlayabilmemim mümkün olup olmadığını konuşacağım."
"Tamam, anlaşılan yine yanıma gelmeyeceksin."
"Telefon numaranı almak için beni öldürmelerini istemiyorum. Sen önden git, ben daha sonra gelirim."
"Tamam, madem öyle diyorsun, okulda görüşürüz Kyungie!"
O evden çıkınca ben de üzerimi değiştirdim ve tabletimi alıp evden çıktım. Okulda tespit ettiğim birkaç sessiz alan vardı. Öğrencilerin çoğu belli yerlerde takılıyorlardı. O yüzden oralara pek kimse uğramıyordu. Ben de her zaman olduğu gibi sessizlikte kitap okuyabilirdim.
İlk işim okuldaki kaydımla ilgili görüşmek oldu. Gelecek dönem okula başlayabileceğimi öğrenince rahatlamıştım. Kabuslarım, karmaşık hislerim veya diğer hiçbir şey umurumda değildi. Abim gibi yapmalıydım. Hayata devam etmeli ve daha fazla sene kaybetmemeliydim.
Ağaçların sıklaştığı alana ilerlerken öğrencilerin azaldığını fark ettim. Gerçekten en doğru yeri bulmuş olmalıydım. Sanırım okula başladığımda da burası benim yerim olacaktı. Böylece okurken kimse tarafından rahatsız edilmeyecektim.
Çantamdaki meyve suyunu çıkarıp açtım ve tabletimi elime aldım. Gece geç saate kadar sitenin onarılmasını beklemiştim. Bu yüzden dün akşam yayınlanan bölümü okuyamamıştım.
"Bakalım bu kez Kai neler yazmış."
Sayfa yine hata verince üzülerek tableti kapattım. Hikaye okumayacaksam tablet kullanmanın da pek bir anlamı kalmıyordu. Çantama kaldırıp göz ucuzla abime baktım. Oturduğum yer mesafe olarak uzak olsa da, onu ve hayranlarını görmemek imkansızdı.
"Selam."
"Jongin?"
Önce bana, sonra baktığım yere baktı. Sonra tekrar bana dönüp zoraki bir gülümseme verdi.
"Burada ne yapıyordun?"
"Buradaki masaların hep boş olduğunu gördüm. Kalabalıktan kaçmak istedim."
Tekrar abimin olduğu yere baktı.
"Evet, tabi, kalabalıktan kaçmak için burası en iyi yer."
Bir şeyler mi anlamıştı? Yoksa sadece kendisi adına konuşuyor ve abimi izleyebileceği en iyi yerin burası olduğunu mu söylüyordu?
"Her neyse, benim biraz işim var. Daha sonra görüşürüz."
"Bir kahve içemez miyiz?"
"Belki daha sonra."
"Peki, görüşmek üzere."
Ona daha fazla bakarsam kalkıp gitmekte zorlanacağımı düşünüyordum. Abimin hayranlarından biri olduğuna artık neredeyse emindim. Bunun için gerçekten üzgün hissediyordum ama artık onunla asla görüşmeyecektim.