10. Bölüm

144 12 2
                                    

(Kyungsoo)

Masaya yerleşip abimi beklemeye başladım. Nihayet sözünü tutabildiği için mutluydum. Tam bir haftadır ben uyuduktan sonra geliyordu. Bu kez akşam yemeğinde birlikte vakit geçirebilecektik.

"Nerede kaldın?"

"Arkadaşımın evindeydim."

"Benim de artık arkadaşım var. Üstelik yarın ikinci bir arkadaşım daha olacak. Sen de kendini yalnız kalmaya hazırlasan iyi edersin."

"Öyle mi? Senin adına yalnızca sevinebilirim Soo."

Karşıma oturup masadakilere baktı. Onun sevdiği her şeyi pişirmiştim.

"Afiyet olsun. Umarım arkadaşınla yememişsindir."

"Seninle yemek istediğimi biliyordu. O yüzden kahvaltıdan sonra bir şey yemedim."

Meraklı gözlerle ona baktım.

"Arkadaşın, kız mı?"

"Hayır, neden sordun?"

"Özel biri olup olmadığını merak ediyordum."

"Özel olması için kız olması mı gerekiyor?"

"Yani hem özel, hem de erkek, öyle mi?"

"Sürekli ağzımdan laf almayı nasıl başarıyorsun?"

"Bu da benim gizli yeteneğim."

"Tamam, itiraf ediyorum, görüştüğüm arkadaşım biraz özel biri."

"Benimle tanıştıracak mısın?"

"Evet, ama bu aralar biraz yoğun. Önümüzdeki hafta birkaç günlük tatili olacak. O zaman seninle tanışmak için bize gelecek."

"Sormasaydım da söyleyecek miydin yani?"

"Hmhm, çünkü o da seninle tanışmak istiyor."

"O nasıl biri?"

Bir yandan yerken bir yandan heyecanla onu anlatmaya başladı.

"Onunla çok benzeyen bir özelliğimiz var. İkimiz de sürekli gülümsüyoruz. Sanırım onun en çok gülümsemesini seviyorum."

"En çok? Yani onda sevdiğin çok fazla şey var hm?"

"Evet, tahmin edemeyeceğin kadar çok."

"Üzülmeli miyim? Sanırım abimi elimden alacak. Hatta çoktan almış olmalı."

"Ah hayır, beni senden hiçbir güç ayıramaz."

"Öyle mi dersin?"

"Senden sakladığım için üzgünüm. Sadece endişelerimden henüz kurtulamadığım için oldu. Fakat bu endişeleneceğin bir durum değil."

"Yine de onunla yaşamak istersen karşı çıkmayacağım."

"Seni bırakamam Soo. Sensiz yaşamak istemiyorum."

Onun bu evden gitmesini gerçekten istemiyordum. Bir başkası gelirse rahat edemeyeceğime emindim. Fakat abime bunu söyleyip bencilce davranmak da hiç bana göre değildi. Bu yüzden şu sevgili meselesini bir süre hiç konuşmamaya karar verdim. En azından şu sürekli gülümseyen adam benimle tanışmaya gelene kadar beklemeliydim.

Sabah erkenden birlikte evden çıktık. Onun iki ayrı dersi vardı. Aradaki boşlukta ise yine bahçede kitap okuyacaktı. Ben de yeni bir arkadaş daha edinmek için gidiyordum okula. Jongin, kardeşi gibi olan Lisa'yla tanışmamı istiyordu.

Jongin için mangolu içecek, Lisa ve bana da birer kahve alıp sessiz köşeye doğru ilerledim. Orada hem daha rahat eder, hem de abimden uzak olabilirdik. Üstelik bahçeye çıkarsa görüş açıma gireceği için, durumu kontrol etmem de kolay olacaktı.

"Hey!"

"Hoş geldiniz."

Jongin'e sözü bırakmadan yanındaki kız araya girdi.

"Çok bekletmedik değil mi Soo? Bu arada, sana Soo diyebilir miyim?"

"Tabi ki diyebilirsin."

"Ben de Lisa, bu esmer çocuğun harika kız kardeşiyim ve seninle tanıştığıma çooook memnun oldum."

Gülümseyerek masaya yerleşti ve kahvelerden birine uzandı.

"Afiyet olsun."

"Teşekkür ederim. Sanırım Jongin'den biraz ipucu istemişsin."

"Evet, onu biraz sıkıştırmış olabilirim."

Jongin el sallayarak varlığını göstermeye çalıştı.

"Hemen kaynaştığınızın farkındayım ama ben de buradayım. Sizi tanıştırmama bile izin vermediniz. Tanrım..."

"O her zaman böyledir Soo. Bununla baş etmen zor olacak gibi görünüyor."

Jongin onu dürterken gülümseyerek yanıtladım.

"Bir çaresini bulacağım. Belki sen bana yardımcı olursun hm?"

Biz yumruklarımızı tokuştururken Jongin ne yapacağını bilemeyerek etrafa bakıyordu. Bu hali o kadar sevimli görünüyordu ki, gerçekten nasıl baş edeceğimi düşünmeme sebep oluyordu.

Yakın zamanda internette bir hikaye okumuştum. Kış Güneşi... Jongin'i görmek bana o hikayeyi hatırlatıyordu. Tabi o hikayedeki ufak bir detay da abimle ikimizi hatırlatıyordu. Hikayedeki karakterlerden birinin ikizi vardı. Sürekli ona kendisini bırakmamasını söylüyordu. Fakat sonunda sevgilisiyle yaşamak üzere evden ayrılan kendisi oluyordu.

Eğer bir gün Jongin'le sevgili olursak, böyle bir şey yapar mıydım emin olamıyordum. Abimin hep yanımda kalmasını isterken, onu kolayca bırakır mıydım? Sanırım şu an buna emin olamayacak kadar onun etkisi altındaydım.

Aslında düşünmeme bile gerek olmayan şey aklımı kurcalıyordu. O ve ben... Biz daha yeni arkadaş olmuştuk ve uzun süre ve böyle kalacağımızı düşünüyordum. Zaten aksi mümkün olabilir miydi? Onun gibi biri, beni sevebilir miydi?

MONSTER ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin