(Jongin)
Lisa'nın okula gelmediği sıkıcı bir gündü. Kendine tatil verecek bugünü mü seçmişti gerçekten? Tanrım... Sıkıntıdan ölmek üzereydim.
Ağaçların gölgesindeki masaya yerleşip Kyungsoo'yu görme umuduyla etrafa baktım. Onu nerede bulacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Üstelik benimle karşılaşmaktan özellikle kaçınıyor gibiydi. Bu durumda yapacak herhangi bir şeyim yoktu.
"Selam."
"Se- NE?"
Tam selam verirken başımı tabletten kaldırmış ve onu görmüştüm. Okulun en popüler çocuğu, okulun en silik çocuğuna selam mı veriyordu? Hem de hayranlarının önünde?
"Oturabilir miyim?"
Onun yerine arkasındakilere bakıyordum. Bu kadar çok hayranı varken ve asla gizlenmeyi beceremiyorlarken benimle nasıl konuşacaktı?
"Otur ama..."
Parmağıyla durmamı işaret edip etrafına baktı.
"Çevremizdeki arkadaşlar, lütfen onunla yalnız konuşmama izin verir misiniz? Rica etsem biraz bizden uzaklaşır mısınız?"
Lisa haklı mıydı? Normal şartlarda kovuyor gibi görünmesi gerekirdi. Fakat o hayranlarını kocaman bir gülümseme ve çok kibar bir dille gönderiyordu. Anlaşılan bu kadar popüler olması pek de beklenmedik değildi.
Herkes uzaklaştığında gülümseyerek bana baktı. Benden de aynı karşılığı beklemediğini umuyordum. Çünkü şaşkınlık dışında bir reaksiyon verebilecek halde değildim.
"Neden buradasın?"
"Kim olduğumu sormadığına göre beni tanıyor olmalısın."
"Dalga mı geçiyorsun? Hayran ordusuyla geziyorsun. Lee Minho bile arkasında böyle bir orduyla dolaşmıyordur."
"Beni onunla kıyaslamandan gurur duydum açıkçası."
"Konu nedir?"
"Sana açıkça sorabilir miyim?"
"Evet, mümkünse açıkça sor."
"Hayranlarımdan biri değilsin, değil mi?"
"Asla."
"Bu asla kelimesi biraz kırıcı olmadı mı?"
"Yanlış anladın."
"Her neyse, hayranım olmamana sevindim."
"Bu da benim için biraz kırıcı oldu."
"Sen de yanlış anladın."
"Ne öyleyse?"
"Küçücük bir anlığına bile olsa şu karşılaşmamızın tesadüf olmamasından korktum."
"Huh?"
"Beni erkek arkadaşımın evinde görmüştün ve..."
"Ve?"
"Yani biliyorsun işte, bazı şeyler kolay anlatılmaz."
"Anlamıyorum, hayranların peşini bırakır diye mi korkuyorsun?"
Gülümseyerek gözlerime baktı.
"Hayır, dışlanmaktan korkuyorum."
"Ne?"
"İnsanların bilmiyorsun Jongin. Tek endişem sevgilimin erkek olduğunun öğrenilmesi. İnsanların nefretinden korkuyorum."
"Haklısın, insanlar acımasız."
"Tanıdığın hiç kimseye söylemezsin, değil mi?"
"Tanıdığım?"