O günden sonra hep aynı şey oluyor. Her gittiğim yerde sürekli o buz mavisi gözleri üstümde hissediyorum. Biri beni izliyor sanki. En güvendiğim insanlarla olmama rağmen kendimi huzurlu hissedemiyorum. Yanlış birşey mi yaptım acaba?
Festival gecesinde Armin ve Mikasa ile gezerken...
Evde tek başıma oturduğumda...
Okula giderken...
Eve dönerken...
Hep aynı köprüye baktığımda o günkü kişiyi görüyorum sanki.Halisülasyon olabilir mi acaba?
O günden sonra bilinmeyen numara bana bir sürü mesaj yazdı. Tabi ki de hiçbirine cevap vermedim. Daha yazdığı şeylere bile anlam veremiyorum. Sanki benle değil de kendi kendine konuşuyormuş gibi.
"Bilinmeyen numara: Nasılsın Eren?"
"Bilinmeyen numara: Ben hiç iyi değilim."
"Bilinmeyen numara: Yapılmaması gereken işlere bulaştım."
"Bilinmeyen numara: Eren sana hiç Japon lanetlerinden bahseden oldu mu daha önce?"
"Bilinmeyen numara: Anlatmamı ister misin?"
(Önceden attığı mesajlar olduğu için tırnak içinde aldım.)
Evet hiçbirine cevap vermedim salak saçma mesajlarına harcayacak zamanım yok.
Levi-san konusunda birşey yapmam lazım.Bilinmeyen numara: Ah! Resmen ölüp ölüp dirildim.
Bu numaranın hala bana mesaj atmasından bıktım. Neden engellememiştim ki? Belki de engellemek en iyisi.
Bilinmeyen numara: Beni engellemek mi istiyorsun Eren.
Bilinmeyen numara: Peki nasıl istiyorsan öyle yap.
Bilinmeyen numara: Ama bende gerçekler var. Eren ve bu gerçekleri sana anlatmak için ve seni bulmak için elinden geleni yapıcam.
Bilinmeyen numara: Sonuçta senle ben aynıyız.
(!) mesajınız iletilemedi.Bilinmeyen numara: Sadece sana anlatmak için uygun zamanı beklicem.
(!) mesajınız iletilemedi.Bilinmeyen numara: Ya da daha fazla bekleyemeyebilirim.
(!)mesajınız iletilemedi.Evet onu engellemem iyi oldu. Hiç değilse artık kafamı rahatsız etmeyecek.
Lanetler...
Lanet demişti değil mi. Bilinmeyen numara. Japonya'nın nasıl bir laneti vardı ki?Şuan evimin yakınlarında bulunan bir kütüphanede oturmuştum. Buraya sık sık gelip ders çalışırdım. Ama şuanlık tek sessiz ve düşünmeye uygun yerin burası olduğunu düşündüğü için gelmiştim.
Acaba burada Japon lanetleri diye birşey var mıdır ki?
Sandalyeden kalktım ve kitapların olduğu raflara doğru ilerledim. J harfine geldim.
Japon laneti...
Japon lanetleri!Yok yok yok! Bununla ilgili hiçbir şey yok! Neden inandıysam sanki ona? Kendimi aptal gibi hissediyorum!
Telefonumu elime alıp sohbetlere girdim.
"Acaba ona mı sorsam?"
Biliyorum çok aptalca birşey ama bilinmeyen numaranın engelini kaldırdım.
Bilinmeyen numara: Demek engelimi kaldırdın. Kaldırmasaydın da başka numaradan yazardım gerçi.
Eren: Kimsiniz?
Bilinmeyen numara: Kim olduğum bu kadar önemli mi gerçekten?
Eren: Kim olduğunu bilmediğim insanların sürekli bana mesaj atıp beni rahatsız etmesini hoş bulmuyorum.
Bilinmeyen numara: Anlıyorum. Ben de artık sıkılmıştım kendimi saklamaktan. Konuşabileceğim bir insan daha olması benim açımdan iyi bir şey
Eren: Sizi anlamıyorum. Sadece isminizi istemiştim. İç sesinizi yazıp durmayın bana!
Bilinmeyen numara: Bak ne diyeceğim, madem bu kadar merak ediyorsun benim kim olduğumu o zaman yarın seni Sasha's potatoes'in karşı sokağında bekliyor olucam.
Eren: Gelmeyeceğim. Size güvenmiyorum
Bilinmeyen numara: Beni gördükten sonra güvenip güvenmeyeceğine karar verirsin.
Bilinmeyen numara: Gelsen de gelmesen de beklicem. Beni uğraştırmasan iyi edersin velet.
Velet?...
Kulağa çok tanıdık geliyor...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
「The resurreceted」
Romance"Seni burda öldürebilirim. Nefesin kesilebilir. Bilincini kaybedebilirsin Eren. Ama şunu bil ki bir ölü asla boğularak ölemez" Seme: Levi Uke: Eren