#7 the resurected

240 18 41
                                    

Sizce artan kişi kim?
Tahminleri alayım :D

Sabah yine sinir bozucu alarmımın sesiyle kalkmıştım. Uykum derindi. O yüzden yarım saat önceden beşer dakika aralıklarla alarm kuruyordum. Bu yarım saatin sonunda kalkmayı başarmıştım.

Kafam hala karışıktı. Şuan ölülerin günyüzüne çıkmaması gerekiyordu. Eğer japonya laneti öğrenirse artan kişiyi bulana kadar bizleri teker teker öldürmeye başlarlardı.

Galiba şimdi anlıyorum neden saklamam gerektiğini. Ve bu sır gibi bar da saklanmalıydı. Çünkü orası ölülerin bir araya gelip eğlencelerini ve toplantılarını yaptıkları bir yerdi.

Aklıma gelmişken ölülerin başka özellikleri de var mıydı?
Mesela...
Teninin buz gibi olması ya da fotoğraflarda görünmemesi ya da insan yemek belki de beyinlerinin olmaması.

Beyin işi doğrudur belki çünkü kafam hiçbirşeyi kaldırmıyor artık.

Bugün haftasonuydu. Böyle bir hafta sonu yapabileceğimi düşünmezdim. Bugün Mikasa ile birlikte Armin işe buluşucaktık. Ne yazıkki ikinci dönem sınavları yaklaşıyordu. O yüzden Armin bize sınavlar konusunda yardım edicekti. Biz istememiştik tabi o çalışmamız için bizi zorluyordu.

Saat geç olmuştu. Normalde Mikasa ondan erken kalkardı her zaman için ama bugün onu kaldırmaya gelmemişti. Dün baya ödevi vardı demekki. Çünkü dün geldiğimde ışığı açıktı. Muhtemelen ders çalışıyordu.

Onu kaldırmak için odasına gittim. Tahmin ettiğim gibi yatıyordu. Bir iki kere sarstım onu. Kalkmakta çok zorlanmadı. Biraz gözlerini ovuşturması yetmişti uyanmak için.

"Hadi çocuklar kahvaltıya gelin!"

Annem mutfaktan bağırarak bizi kahvaltıya çağırıyordu. İkimiz de mutfağa indik ve kahvaltıya oturduk. Kahvaltıda pek beğendiğim şeyler yoktu. Biraz bana hitap eden biraz da annemin bana zorla yedirdiği şeylerle tamamlamıştım kahvaltımı.

Kahvaltımı yaptıktan sonra hemen odama çıkıp hazırlanmaya başladım. Çünkü Armin çok dakik biriydi. Muhtemelen gittiğimizde bizi bekliyor olurdu. Ben hazırlandıktan sonra Mikasa'yı kontrol amaçlı onun odasına doğru gittim. O da üstünü giymiş beni bekliyordu.

Bir süre sonra çıkacağımızı anneme haber verip evden çıktık. Kafeye doğru yürümeye başladık. Yürürken aynı zamanda Mikasa ile konuşuyordum.

Mikasa...
O bir ölü değil bundan eminim.
Aynı zamanda Armin de olamaz.
Tabi Levi-san kadar emin ve kararlı biri değildim. Tabiki de onları boğmaya çalışırsam ve ölü çıkmazlarsa onları öldürmüş olurdum.
Böyle bişeyi yapmama imkan yok...

Sonunda buluşacağımız kafeye gelmiştik. Aynen de tahmin ettiğim gibi Armin bizim için boş bir sıra kapıvermiş bizi bekliyordu. Hızla yanına gittik ve karşısına oturduk. Armin bizden çok kaynak kitap getirmişti. Sanki biz ona ders çalıştırıcakmışız gibi bir izlenim yaratıyordu.

"Erkencisiniz bugün. Normalde en az yarım saat sizi beklerdim."

"Armin geldik işte sorgulama. Zaten ders çalışmak istemiyorum. Anında bırakıp giderim ona göre."

"Tamam kızma hemen."

Masaya dağılmış ders kitaplarının arasından fizik kaynak kitabını ararken garson yanımıza gelmiş ve ne almak istediğimizi sormuştu. Hepimiz kendimize uyan bir içecek söylemiştik. Gelmeden önce abur cubur almayı unutmamıştım tabi ki.

Çantamdan çıkardığım çikolataları masaya koydum. İçecekler de gelince hem karnımızı doyurup hem de ders çalışmaya başlamıştı. Armin bize ders anlatırken hiç susmamış ve birşey yememişti. Biz de onun hakkını ayırmıştık. Belki kendime hakim olamayıp bir iki tane aşırmış olabilirdim.

Kısa bir mola vermiştik. Mikasa bu arada telefonuyla uğraşıyordu. Armin ise ona ayırdığımız bisküvileri yemekle meşguldü. Ben ise kafede oturan kişileri izliyordum.

Kafede oturan kişileri kontrol ederken gözlerim tanıdık bir yüzle buluştu. Bir kaç dakika emin olmak için daha dikkatli baktım.

Levi-san?

Evet bu oydu emindim. Alışılmışın dışındaki saç kesimi, asla gülümsemeyen o yüzü ve masaya küçük bir çocuk gibi oturuşu. Bir anda kafasını kaldırıp bana bakınca gözlerimin buluştu. Hemen gözlerimi hızla başka yöne kaçırdım.

"E-eh acaba devam mı etsek? Hı Armin?"

"Eren... Aslında sana sormak istediğim birşey var. Birkaç gün önce gecenin bir yarısı beni aramıştın. O zaman ne olmuştu Eren?
Levi-san diye sayıklayıp durmuştun. Bir sorun mu var?"

"Aslında bunu size daha önceden söylemeyi planlıyordum. Ben geçen Levi-san il-"

Sözümü bölen şey telefonuma gelen bir bildirim sesiydi. Mesaj hala kaydetmediğim Levi-san'a aitti.

Bilinmeyen numara: Eren onlara benden bahsetme.

「The resurreceted」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin