Instagram: thegullbahar
Wattpad: Hanzade14533Yazım veya mantık hatası varsa lütfen uyarınız...
Saygılar, sevgiler...
İyi okumalar.... 🍂🌹
_____________Kapı aralığından imamın sesi geldi içeri...
"...Kim evlenirse imanının yarısı tamam olur; kalan diğer yarısı hakkında Allah'tan korksun. (Heysemi 252) " hadis-i şerifine mazhar olabilmek için ilk adımlarını atan bu iki genci her daim mesud eyle. Allahım! Bu gençlerimizi ve cümlemizi iki cihanda aziz eyle...
"Amin!"sesleri yükseldi İstanbul'un nadide sokaklarının birinden..
Burası Tüccar Ahmed Efendi'nin Selimiye Camii yakınlarindaki konağıydı. Sekiz yaşında annesini kaybeden biricik kızı Gülbahar'ın yüzük merasimi idi cemiyetin nedeni..Birtanecik öksüz kızı büyümüş serpilmişti ve şimdide gidiyordu, el olacaktı. Ahmed Efendi üzgün lakin bir yandan da mesud idi. Zira Damat adayı gözü tok gönlü pek civa gibi bir askerdi. Asker ocağı peygamber ocağıydı ya, Ahmed Efendi pek severdi askerleri, bittabii damadını da pek seviyordu. Ona güveniyor, çiçeğini incitmeyeceğini biliyordu.
Damat'a yüzüğü Allâme Hüseyin Bedri takmıştı. Mahallenin Müderrisiydi ve ona herkes saygı duyardı. Lafı, sözü dinlenir bir müderristi.
Erkekler kısmının yüzük merasimi bitince hanımlar kısmına gitmişti tepsi. Adettendi ki hanımlar kısmına ulaşıncaya kadar tepsinin içine altın ve gümüşler koyulur öyle giderdi gelin hanıma...Hanım kısmında da hava pek farklı değildi. Herkes hoş muhabbet konuşuyor şakalaşıyor, hizmetliler etrafda dört dönüyor şerbet lokum dağıtıyorlardı. Genç kızlar gelinin etrafında dolanıyor onunla tebessümleşiyorlardı. Gelin ise babası tüccar olduğundan gerek çok güzel görünen elbisesi İran Kumaşı mı Pakistan Kumaşı mıdır bilinmez ona pek yakışmıştı. Mavi parlak kumaş ve aynı renkte tüller ile bezenmiş elbisesi, başında oyalı ince yazması ile adeta meleği andırıyordu. Etrafında dolaşan yaşıt kızlara cevap vermek dışında kafası yerdeydi, utandığından olsa gerek ellerini ovuşturuyor arada kaimvalidesi olacak Raziye Hanım ile göz göze gelip tebessümleşiyorlardı...
Nihayet tepsi geldi ve elden ele dadının önüne koyuldu. Yüzüğü anne vekili, kızın büyümesinde, edep ve terbiyesinde en büyük katkısı olan dadının takması münasip olurdu. Usulca yanaştı dadı Gülbahar'ın yanına. Nazikçe dokundu yüzüğe, yavaşça geçirdi Gülbahar'ın parmağına. Gözleri dolan dadı birkaç şey fısıldadı kendince ve sarıldı kızı gibi sevdiği Gülbahar'a.
"Ne kadar da büyümüş kızım. Bu günü annen görse senin gibi kızı olduğu için gurur duyardı. Üç gün oruç tutardı"diye düşündü.
Ardından kayınvalide, yakın akraba, komşu derken sırasıyla herkesle görüştü...Yemek faslına sıra gelince hizmetliler koşturmaya sofra açmaya, misafirler de yerleşmeye başladı.
" Hanım'ım! Hanım'ım!"diye yaklaştı hizmetli kızlardan biri.
"Buyur Dürdane?"
"Hanım'ım! Damat ile ailesi gece yarısına kadar buradalar imiş. Kahve içip muhabbet edecekler imiş. Konuşurlarken duydum."
Tebessüm etti genç kız, heyecanlanmıştı.
"Teşekkürler Dürdane" dedi.
"Sağolasın Hanım'ım." dedi ve işine döndü.Şimdi yemekler yenmiş şerbetler içiliyordu. Bir yudumda Gülbahar aldı şerbetinden. bir yandan da düşünüyordu, demek sonunda aynı evde bulunacaktı sözlüsüyle. Herkes, her gören öyle övüyordu ki Yüzbaşı Rıfat Efendi'yi yakından daha ayrıntılı bilmek istiyordu. Birkaç kez görüşmüşlerdi lakin konağa çok gelmesine rağmen babasından çekindiği için onunla konuşamamıştı Gülbahar. Hizmetli kızlar " Rıfat Efendi konağa teşrif edecekler imiş Hanım'ım Ahmed Efendi talimat verdi." derler, Gülbahar mutlu olur heyecanlanır pencere kenarında gelmesini beklerdi. Nihayet Rıfat Efendi sokağı döner, at sesleri ortalığı doldurur, Gülbahar'ın kalbi güp güp atar Rıfat Efendi atından atlar kapıya güçlü bir vurma sesi işitilirdi. Erkek hizmetliler içeri buyur ederler, biraz bahçede hoş muhabbet ile hizmetlileri güldürür sonrasında konağa girip babası ile uzun uzun muhabbetleri olurdu. Akşam yaklaştığında yemekler yenir Rıfat Efendi ya Selimiye Kışlası'na gider asker talim ederdi yahut Üsküdar'ın öbür ucundaki konağına gider annesini hoşnut ederdi.
Rıfat efendinin da Âlâ rütbeli asker olduğundan annesi oğluna çok düşkün idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülbahar Hatun
Ficción histórica- ARA VERİLDİ- Gülbahar hatun; Osmanlı'nın en görkemli zamanlarını yaşadığı bir dönemde, İstanbul'un sayılı tüccarlarından Ahmet efendinin biricik öksüz kızıdır. Babasının hassas gayretleri ve kendi merakı sebebi ile yaşıtlarından çok daha f...