4. Bölüm

357 21 3
                                    


Instagram: thegullbahar
Wattpad: Hanzade14533

Yazım veya mantık hatası varsa lütfen uyarınız...

Saygılar, sevgiler...

İyi okumalar.... 🍂🌹
_____________

Neşeli bir bahar sabahı karşılamıştı Bursa'yı. Ovadaki kuzular mee'liyor, kuşlar cıvıldıyor, bir o tarafa bir bu tarafa konuyor, çekirgeler zıplıyor, kurbağalar susmuyordu.

Neşeli doğanın ortasında hüzünlü insanlardan sadece biri olan Gülbahar iki katlı ahşap evden çıkmış yanında ise uzun boylu dik omuzlu kendine güvendiği her halinden belli olan Bursa'lı bir delikanlı vardı...

Şimdi şu tepenin başındaki patikada görüneceklerini bildiğimiz bu iki genç şu anlık susmakla yetiniyor, konuşmayı ayıp biliyorlardı.

Genç kızın aklında bu yaban köyünden kurtulma hayalleri ve belki değil kesin umudu vardı ki; birazdan adamlarını görecek ve onlara evine gitmek istediğini söyleyecekti.

Halasına gitmek, gezmek, görmek istemiyordu çünkü babasının onu evden uzaklaştırdığını düşünüyor, bu gezmeden dadısının bile haberi olmadığını anlıyor ve babasını daha çok merak ediyordu. Bu hayatta bir tek babası ve onunla sürekli ilgilenen dadısı vardı. Onları merak etmesin de ne yapsındı.

Nihayet iki karaltı tepeyi aştılar ve dün Mirzahanın Gülbahar'ı bulduğu ağaca doğru yürüyorlardı...
İki genç şaşkın bir o kadar da tevekküllü idiler.

Mirzahan bu kızın kendisi için bir dönüm noktası olduğunu hissediyor ve Gülbaharın köylerine gelmesinde Lacosun da bir parmağı olduğunu bilmek onu heyecanlandırıyordu. Tez elden sultana haber vermeli bu görevi kaçırmamalı diye düşünüyordu. Zira Lacos devlet-i Aliyye için bir sıkıntı olmuş onun elinden çekenlerin şikâyeti güne sığmaz olmuştu.
Bu görev elbette birine verilecekti belki de verilmişti. Kendisinin de içinde olduğunu hissettiği bu olayı çözmek istiyordu.

Canı pahasına bile olsa Lacos'u bulacak onu sultana teslim edecekti.

Önceki gün Gülbaharın koşarak geçtiği yerleri şimdi yavaş ve sakin adımlarla geçiyorlardı. Yolda onlara garip garip bakıp Mirzahana başıyla selam veren bir adamdan başka kimse ile karşılaşmamaları Gülbaharın dikkatini çekmişti. Bu sakinliği fark etmiş köyde fazla insan olmadığını anlamıştı.
Merakına yenik düştü. Zaten sessizlikten de sıkılmıştı.

"Görüyorum ki fazla insan yoktur köyünüzde?"

Uzun sessizliğin ardından bu soru Mirzahanı hem hayallerinden uyandırmış hem de kafasını çevirip Gülbahara bakmakla başka hayallere sürüklemişti.

Gülbaharın çarşafından sadece yüzünün bir kısmı görünüyor ama bu görüntü her şeye değiyordu...

Kahverengi gözleri güneşe çıkınca açılmış, masum ve sade bakması bile Mirzahanın gözlerinde çarpma etkisi yapmış delikanlı şimdi bu bakışları ve huzur gibi gelen bu sesi kalbinin en güzel yerine koymakla meşguldü. İki genç bir anlık gözlerinin birleşmesinden utanarak önlerine bakmaya devam ettiler. Kendisine soru yöneltildiğini idrak ettikten sonra nihayet cevap verdi.

"Öyledir. Bu yörede yazın yaylaya çıkılır. Kış bastırmadan köylere dönülür."

Gülbahar şaşkınlığını gizlemeyerek sordu tekrar.

Gülbahar HatunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin