12. Bölüm

156 12 15
                                    


Instagram: thegullbahar
Wattpad: Hanzade14533

Yazım veya mantık hatası varsa lütfen uyarınız...

Saygılar, sevgiler...

İyi okumalar.... 🍂🌹
_____________

Mirzahan o gece sabah namazının ardından soluğu İdris beyin yanan da almıştı.
Düşünmüş taşınmış bir plan oluşturmuş ve ona göre hareket etme izni almak istemişti.

O vakit İdris Bey camiden dönüyordu.

Kapıda karşılaştılar.

"Selamünaleyküm İdris ağam."

"Oo... Aleykümselam yiğidim." Dedi İdris Bey Mirzahana.

Gördüğünden çok mutlu olmuş gibi bir hali vardı.

"Ağam bir maruzatım vardı, sizi rahatsız ettim." Dedi mirzahan çekinerek.

"Olur, mu öyle şey dostumun torunu. Bir çorbamı iç hele konuşuruz sonra." dedi gülümseyerek. Birlikte eve girdiler...

Evin nüfusu üç kişiydi. İdris beyin annesi, İdris bey ve kızı Gülfidan.

İdris bey kızına gerekli komutları verdikten sonra boş odaya geçip oturdular.

Bu sırada mirzahan söylemek istediklerini söyleyecek ve gidecekti. Çorbaya vaktinin olduğunu sanmıyordu.

"Beyim, gece düşündüm, taşındım ve bir süre ekibe katılmadan tek başıma biraz incelemelerde bulunmamın daha uygun olacağına karar verdim. Eğer müsaade ederseniz birkaç gün sizden izin isterim." Dedi.

İdris bey gayet sakin birkaç dakika düşündü. Yüzündeki ciddilik tebessüme dönüşmüş, bakışları muhabbet dolmuştu.

"Neden peki?" diye bir soru yöneltti İdris bey.

"Beyim, sizin bana içimize kadar sızmış olabilirler demeniz ve beyimin Şehmuz ve ekibinden uzak dur demesi böyle bir tedbir almama neden oldu. Temkinli olmak gerekir diye düşünürüm."

"Sen işini bilirsin evlat." Dedi sadece, içeriden çorbanın hazır olduğu haberi gelince Mirzahan ne kadar ısrar etse de İdris bey çorbasını içirtmeden göndermedi.

Tek söylediği "Akıncı adamın yemek yemeye vakti olmaz evlat. Hazırı buldun mu ye yoksa Allah bilir daha ne kadar aç gezersin."

__________

Liman kalabalıktı...

Alan, satan, pazarlık yapan...

Herkeste bir telaş almış başını gidiyordu.

Liman meyhanesinde de olay pek farklı değildi. İçeri girdikten sonra aslında buranın iki bölümden oluştuğunu fark etti Mirzahan.

Ön tarafta sıradan her insan varken, arka kısım daha çok birbirlerini tanıyan ve bir amaç için toplanan insanlar olduğu anlaşılıyordu.

Tüccar kılığı ile en orta masaya oturan Mirzahan önce mekân sahibinin dikkatini çekse de pek üzerinde durmadı adam.

Oturduğu yerden incelemeler yapıyor, hafızasına sima kazımaya çalışıyordu Mirzahan.

Akşama kadar orada oturdu ise de yanına çırak çocuktan başka gelen olmamıştı. Olsundu, Mirzahana duydukları bile yeterdi...

Ancak her şey bununla kalamazdı, meyhaneden ayrılırken düşüncesi, içlerine karışmaktı...

Gülbahar HatunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin