9.Bölüm: Yolculuk başlasın!!

22 7 33
                                    

"Kalplerinizden uzak olmak bana iyi geliyor..."

İyi okumalar...



***

"Yaşadığımız şeylerin normalliğini sorgulamaya başladım."
"Sence yaşadığımız şeyler ne kadar normal ?"
"Bence yemek yemeliyiz."
"Kumsal!"
Ne var yani acıkmış olamaz mıyım? Saat şuan sabahın beşi , güneş yeni yeni doğmaya başladı ve biz eve gidemediğimiz için saatlerce sokakta yürüyoruz. Ve doğal olarak bu durum beni acıktırıyor.
İçinde bulunduğumuz saçma sapan konumdan ne zaman çıkacağız acaba.
Bir kez daha şahit oluyorum ki, hayatınız bir anda değişebilir , kendinizi garip bir olayın ortasında bulabilirsiniz. Sanırım bizimkisi garip bir olay olmaktan çıkalı çok oldu.

"Ne zaman yemek yiyeceğiz , lütfen artık durup yemek yiyelim. Zaten ardanın sıktığı sinek ilaçları yüzünden hala başım dönüyor. Cidden arda sinek ilacının sende ne işi var ?"
"Lazım olur diye düşünmüştüm veee oldu da bakın. Harikayım."
"Evet evet çok lazımdı. Resmen iki kutu sinek ilacı sıktın adama.
Ya zehirlenip ölürse? Bi katil olmadığımız kaldı."
"Of doğu, o sinek mi ki ölsün."
"Tamam lütfen sus artık , birşey demiyorum."
O kadar halsiz ve yorgundum ki , kolumu dahi kaldıracak gücüm yoktu.
"Kumsal iyi misin, istersen biraz oturalım. İlerde açık bir kafe bulursak kahvaltı yaparız."
"Yok ya devam edelim , iyiyim."

Arda yorulduğumu anlayıp koluma girdi.
"İstersen seni taşıyabilirim. Böyle olman beni üzüyor."
"Ya arda... Best friend foreverların gözü yaşlı , biz niye böylesini bulamadık diyorlar. Teşekkür ederim sadece uzun süre yürüyoruz ya ondan olmuştur ." dedim kocaman gülümseyerek.
Ardanın saf ve temiz arkadaşlık sevgisini hiçbir şeye değişmem.
Evet yemeklere bile. Böyle bir arkadaşım olduğu için çok şanslıyım.
Düşüncelerimi bir kenara bıraktım ve kafamı ardanın omzuna koyup yürümeye devam ettim.

Kahvaltı yapmak için açık bulduğumuz ilk kafeye girdik.
"Şimdi ne yapacağız? Bu iş canımı sıkmaya başladı."
"Berkay bence o buzdolabını yakmalıyız. Hatta bir gece ıssız bir alanda tören bile düzenleyebiliriz. "
"Arda açlıktan iyi düşünemiyorsun, bence bunu yemek yedikten sonra tartışalım."
Önüme konan şeylere, sanki kıtlıktan çıkmış gibi saldırdım.
"Yavaş ye yavaş, boğulacaksın."
"Borşoy olmoz bono ." ağzımda birşeyler varken asla konuşmam.

"Bence bu şehirden gitmeliyiz."
"NE DEDİN SEN!" Berkay'ın bağırmasıyla yediklerim boğazıma takıldı. Bir takım öksürük krizlerinden çıktıktan sonra bende berkay'a aynı şekilde bağırdım.
"Delirdin mi sen?! Ne halt yemeye bağırıyorsun. Ölüyordum lan senin yüzünden !"
"Kötüye birşey olmaz. Aklıma çok güzel bir fikir geldi. Ben demiştim demi ardanın kafası açken çalışmıyor , biraz yemek yedi ve çalışmaya başladı.
Bence de şehirden gitmeliyiz. "
Berkay'ın söylediklerinden hiçbir şey anlamadığım için soran gözlerle ona baktım.
"Yani diyorum ki , bu başımıza gelen şeylerden belki biraz uzaklaşırsak onlarda bizden uzaklaşır. Bizde biraz kafamızı dinlemiş oluruz."
Mantıklı gelmeye başladı ama nereye gideceğiz? Doğu aklımdan geçen soruları berkaya yöneltti.
"İyi diyorsun da nereye gideceğiz? Ne kadar kalacağız."
"Bilmem nereye istiyorsak. Nerede kalacağımızı da bilmem , buluruz birşeyler. Siz var mısınız onu diyin hele."
İşte aradığım her türlü atraksiyona açık abi modeli.
"Ben varım." tabiki de varsın ceyda, senin yerin benim yanım ayol.
"E o zaman bizde varız. Bu işe beraber başladık sonuçta."

"Bakın bence şöyle yapalım , herkes bir şehir söylesin ve kağıtlara yazalım.
Sonrada aramızdan birine seçtirelim , çıkan yer neresi ise oraya gideriz."
"Neden olmasın kumsalın dediğini yapabiliriz bence."
"O zaman öyle yapalım. Kâğıt ve kaleme ihtiyacımız var."
Kafeden çıkıp yakınlarda bulunan parka doğru ilerledik.
"Eveeet şimdi istediğiniz şehirleri elinizdeki kağıtlara yazın ve katlayın."
Acaba nereyi yazsam. Aklıma ilk gelen yeri Ankara'yı yazdım.
"Yazdıysanız birimiz seçsin. Kim seçecek?"
"Ben seçerim ." dedi doğu . Herkes onaylayınca yazdığımız , kağıtlardan birini aldı ve yavaşça açtı.

Gözleri, bir kağıtta yazan şeye baktı, birde bize .
"Lan hanginiz suriye yazdı buraya." nE?
"Arda dan başka kim yazmış olabilir."
"Arda mal mısın? Bir tane daha seç doğu."
"Eskişehir."
"O zaman rotamız belliiii!"

Ardalardan ayrılıp eve geldik. Aklımdaki sorularla Berkay'ın odasına doğru ilerledim. Kapıyı tıktıklatıp seslendim.
"Abiiişş , gelebilir miyim?"
"Gelebilirsin."
"Şimdi biz hazırlanıyoruz falan ya. Annemlere ne diyeceğiz?"
"Hallettim ben o işi."
"Nasıl?"
"Eğitim kampına gideceğimizi söyledim."
"Aslanım benim , kafan arada çalışmıyor değil."
"Efendim?"
"Yok yaw birşey demedim. E ama ceyda ne olacak?"
"Mükemmel bir insan olduğum için onu da hallettim. Annemlere ailesinden izin istemeleri için biraz yakarışta bulunmuş olabilirim."
"Ohaaa , ya sen ne kadar kral bir abisin gel öpücem."
Gidip alnından öpmem ve odadan atılmam aynı anda oldu.
"Bende seni seviyorum abiş ."

Odama girip yatağımın üstüne bir bavul bıraktım. Gerekli giysi ve eşyalarımı içine yerleştirdim. Heyecandan sabaha kadar uyuyamam kesin. Ceyda'nın beni aramasıyla daha da bir heyecanlandım.
"Kumsal sence mavi şort mu giymeliyim , yoksa pembe elbisemi mi?"
"Bence gelinlikle gel , hem niyetin de belli olur . Aradan çıkartmış oluruz sizin düğünü de ."
"Salak salak konuşma , hem cevap ver hangisi."
"Şort giy şort ama benim tercihim gelinlikten yana yinede sen bilirsin."
"Kumsal!"
"Tamam be sustum , çirkefleşme. "

İlk defa sabah alarmına sövmeden mutlu bir şekilde uyandım . Dişlerimi fırçalayıp üzerimi giyindim. Berkay la küçük bir kahvaltı yaptık. Ardından ceydaların yanında doğu ve ardayı beklemeye başladık.
Aradan geçen yaklaşık yirmi dakikanın sonunda gelebilmişlerdi nihayet.
"Kaç saattir ne yapıyorsunuz lan?"
"Arda olacak manyak herif, valizini hamam böceklerinin kaçırdığını söyleyip, polise gideceğim ben diye tutturdu. Hayır sabah sabah birşey de içmedi ki.
Sonra valizi yatağın altından çıktı. Bide diyor ki , hamam böcekleri polise gideceğimi duydular geri getirdiler . Gel de delirme ."
Bu konuşmaya gülmekten pek bir cevap verememiştim.

"O zaman yolculuk başlasın!"

Kod Adı : BuzdolabıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin