Üzerine sarılmış olan battaniye ile evin arka kapısından çıktı. Çimlerin üzerine, Louis'nin yanına oturdu. Gökyüzüne doğru baktı. Bu gece bulutsuz bir geceydi. Gökyüzüne serpilmiş yıldızlar ve tepelerinde ay... Muazzam bir görüntüydü.
Louis geleli epey oluyordu ve sabah evlerine geri döneceklerdi.
"Üşüyorsan battaniyenin altına gelebilirsin." üzerine sarılı olan kahverengi battaniyenin bir tarafını açtı. Louis tek kelime etmeden altına girince gülümsedi.
"Seninleyken o kadar güvende hissediyorum ki. Sanki dünya karşımıza geçse zarar veremezmiş gibi."
Ona döndü maviler. Huzur ve endişeyi aynı an da barındırıyor gibiydiler. Sol gözü, vuran ay ışığından dolayı daha belirgin ve canlıydı. "Bu gece seninle birlikteyken ay çok güzel, değil mi?"*
Gamzeleri biraz daha belirdi bu cümleyle Harry'nin. "Ölmeyi göze alırım."** dedi kısık bir sesle.
Ardından başını yanındaki adamın omzuna bıraktı. O hoş kokusunu içine çekip gökyüzünü seyretmeye başladı. Aklını kurcalayan bir 'Kötü haber' durumu olsa da şu anlık rafa kaldırdı. Tek düşünmek istediği yanındaki adam ve gelecekleriydi.
##########
Önündeki dosyaları ve mailleri okuyup duruyordu sabahtan beri. Birkaç gün bile elini şirketten çekse bu hâle geliyordu ortalık.
Kapısının tıklanmasıyla kafasını bilgisayardan kaldırdı. "Girin."
Kapıda bir çift mavi göz belirince kemik gözlüğünü düzeltip gülümsedi. "Louis."
"Kaç saattir çalışıyorsun." masanın önündeki sandalyelerden birine oturdu. "Ben de ziyarete geleyim dedim. Böylece sen de dinlenmiş olursun."
Önündeki adama minnetle baktı Harry. "Teşekkürler." bilgisayarı kapatıp dosyaları kenara kaldırdı.
"Anlat bakalım." maviler şaşkınlıkla baktı. "Ne anlatmamı istersin?"
"Kendinden bahset biraz mesela. Seni çok az tanıyorum. Hem de bu kadar yakınken." kollarını masaya koyup birleştirdi.
"Öyle pek de anlatılacak bir şeyim yok."
Gözlerini kıstı Harry. "Ailenden bahsedebilirsin ya da hobilerinden, fobilerinden."
Louis'nin ağzından bir 'oh' çıktı. Kravatını düzeltip oturduğu yerde dikeldi. "Peki."
"Annem ve babamı bir trafik kazasında kaybettim. Kız kardeşimi ise biliyorsun, intikam için öldürüldü. Onun dışında akrabalarımla görüşmüyorum."
Yutkundu Harry. Bu adam yapayalnızdı.
"Sevdiğim şeyler sınırlıdır. Antrenman yapmak, silah veya bıçak modellerine bakmak gibi..."
"Tamam." ellerini öne uzatıp durmasını istedi. Louis'nin karanlık olduğunu biliyordu ancak onun ağzından bu tür şeyleri duymak tüylerini diken diken ediyordu.
"Ben de anlatmak isterdim ama sanırım hakkımdaki her şeyi biliyorsun." oluşan sessizliği bozup gülümsedi.
"Sanırım." ayağa kalktı mavilerin sahibi. "Kahve ister misin?"
Kafasını salladı Harry. Şu sıralar kahve onunla bir bütün olmuş gibiydi. "Güzel olur."
Takım elbiseli adam ofisten çıktığında arkasına yaslandı. Ancak tekrar kapı çalındığında kaşları yukarı kalktı. "Girin."
###########
Stewart, David'in odasındaki masaya oturmuş, kalın kaşlı adamın gelmesini bekliyordu. Öğrendikleri bu kötü haberi korumalardan sadece Louis, David, Liam ve kendisi biliyordu. Korudukları kişilere bunu açıklamaları gerekmişti. Daha doğrusu Liam panik yapıp ağzından kaçırıvermişti. Fakat şu an bir sorun yok gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BODYGUARD ( Larry Stylinson )
FanficSevdiği insanlar bir bir ondan koparılırken o nasıl girdiği her sokakta adımlarını bu kadar sağlam atabilirdi ki? Nasıl uyuyabilirdi acısız, tasasız? Kalbi yanmıyordu artık. Çünkü bir kalbi olduğunu düşünmüyordu. Louis bir koruma; Harry ise korunmas...