Başladığınız tarihi buraya bırakın lütfen..
Keyifli okumalar..
Hızır ve Alpaslan ördekli gölün yanındaydılar. Hızır elindeki ekmek parçasıyla bir yandan ördekleri besliyordu bir yandan da Alpaslan ile konuşuyordu. Alpaslan:
-Amca sen hep birini özlediğinde buraya gelirsin bu sefer kimi özledin?
-Herkesi çok özledim Alpaslan herkesi çok özledim. Dostlarımı, annemi, kızımı karımı... Sen özlemiyor musun? Bazen böyle eve girdiğim zaman anam karşıma çıkacak da önümüze sütlaç koyacak zannediyorum. Pazar sabahları Zeyno'm gelip beni uyandıracak da sabah kahvaltısına çağıracak, Ceylan yine ortalığı karıştırıp kendi bildiğini okuduktan sonra Maviş diye gezinecek sanıyorum. Sen böyle hissediyor musun?
-Ben de özlüyorum amca ama yapacak bir şey yok onları geri getiremeyiz. Böyle düşünmenin bize bir faydası yok. Sevdiklerini kaybetmeye daha küçük yaşlarda başlayan biri olarak şunu söyleyebilirim: onlar bizim yanımızda çok büyük acılar çekebilirdi. Defalarca keşke onlar yerine ben ölsem dedim. Hala da aynı şeyi düşünüyorum fakat elimden bir şey gelmiyor. Beni mutlu eden tek şey onlar bizim olduğumuz yerden daha güzel bir yerdeler ve mutlular.
-Sen hakikaten duygusuzsun. Bu kadar mantıklı düşünmek zorunda mısın Sahtekar?
Alpaslan Hızır'a yan gülüş attı.
-Amca bu Bahar meselesini ne yapacaksın?
-Ne ne yapacağım. Reddettim işte. Ceylan'dan sonra kimseyle yapamam ben, karım kollarımda öldükten sonra kızım kollarımda öldükten sonra daha da aile kurmam ben. Sen varsın, amcan var, onu ailesi var, oğullarım var. Siz bana yetersiniz. Hem siz bana anam ile Ceylan'ın emanetisiniz.
-Sen bizimkiler hortlayıp bana musallat olmasınlar demiyorsun da emanet diyorsun amca.
Hızır güldü. Alpaslan'a '' Gel buraya sahtekar!'' dedikten sonra sarıldı, kafasını ısırdı. Alpaslan bağırırken telefonu çaldı. Arayan numarayı fark edince hemen telefonu cebine koydu ve Hızır'a seslendi:
-Amca buna bakmam lazım işler ile ilgili önemli.
-Yine neler çeviriyorsun sen?
-Bir şey çevirmiyorum amca merak etme.
Alpaslan Hızır'dan uzaklaştı. Kimsenin olmadığı bir yere yürümeye başladı. Arkadan da biri geliyor mu diye arada kontrol etti.
-Teyze o kadar yanlış bir zamanda aradın ki!
-Niye ne oldu Alpaslan, yakalandık mı?
-Yakalanmadık ama yakalanmak üzereydik.
-Fark etti mi Maviş?
-Fark etmedi mavişin. Fark ettiği zaman beni öldü bil. Sen nasılsın iyi misin?
-İyiyim beni merak etme. Sana bir sürprizim var: İstanbul'a geldim.
-Ciddi misin teyze? Görev bitti mi? Oyun falan her şey bitti yani.
-Evet bitti sayılır Alpaslan. Hemen herkese kendimi gösteremem ama seni göreyim. Çok özledim seni.
-Tamam teyze sen ne zaman istersen görüşelim.
Hızır eve girdiği zaman İlyas ve Hızır Ali ile karşılaştı.
-Abi seninle konuşmak istediğimiz bir şey var.
-Konuşalım İlyas. Oğlum abini de çağır o da gelsin sonra anlatın ne anlatacaksınız.