Çalan kapıya "Gir" dedi tok ses.
-Abi saldırı için her şey hazır, emrini bekliyoruz.
Purosundan bir tane çekip gülümsedi Fethi,
-Gidip Ceylan'ın mavişini vurun bakalım, ortada bir maviş kalacak mı kalmayacak mı?
Fethi kahkahalarla gülerken diğer adam odadan çıkıyordu ki Süveyda bir hışımla odaya daldı. Fethi diğer adama eliyle çıkmasını işaret etti.
-Ne oluyor Süveyda?
-Ne olduğu apaçık ortada değil mi?
-Derdin neyse açıkça söyle!
-Beni ne zaman işlerin içine katacaksın? Her zaman bu binanın içinde, yan odada mı oturacağım? Ben bu yüzden mi senin yanındayım Fethi Abi? Bana verdiğin vaatleri, sözleri ne zaman yerine getireceksin?!
-Bu öfkeni kaybettiğin gün, verdiğim tüm sözleri tutacağım. Sana yıllardır diyorum, bu öfke sana zarar verir. Şimdi git, o savaşa gir ama kaybeden sen olursun. Ben kaybedenlerle birlikte olmam bunu sakın aklından çıkarma!
Süveyda masanın önüne gelip ellerini sertçe vurdu masaya,
-Kaybetmeyeceğim, göreceksin!
Fethi gözünü kırpmadan Süveyda'ya bakarken ondaki kararlılığı daha net gördü. Süveyda odadan çıkıp giderken Fethi de purosunu söndürdü. Başlattığı savaşın onun kontrolünden çıkacağını anlamıştı. Şimdi durumları lehine çevirmeliydi, bunun da tek bir çaresi vardı. Saldırı için görevlendirdiği adamın numarasını çevirip, manzaraya döndü. Akacak kanları şimdiden görebiliyordu.
****
Hızır Ali oflayarak indi merdivenlerden. Bir yandan da annesine sesleniyordu.
-Annee! Benim siyah ceketim nerede biliyor musun?
Ceylan, Ahu'nun bezini değiştirirken cevap verdi,
-Portmantoya baktın mı? En son oradaydı.
-Baktım ama yoktu.
Hızır Ali tekrardan portmantoya baktığında ceketinin orada olduğunu görüp söylenmeye başladı.
-Vallahi özel güçleriniz var sizin ya. Az önce baktığımda yoktu bu.
Ceylan güldü,
-Hadi bak geç kalıyorsun. Eve çok gecikme ayrıca çok da içme. Bir de anneye öpücük, hadi bakıyım.
Annesinin uzattığı yanağını öpüp kafasına takılan soruyu sordu,
-Anne, Beyza bugün daha önce bıraktığım için içmiyorum artık gibi bir şey dedi de, sen biliyor musun konuyu?
Ceylan gözlerini kıstı,
-Bunu Beyza'ya sorsan daha iyi değil mi oğlum?
-Soracaktım ama belki söylemek istemez veya üzülür falan diye soramadım.
-O zaman bana da sorma maviş çünkü sana istediğin cevabı veremem.
Hızır Ali gülümseyip tekrar öptü annesini. Daha sonra arabasına atlayıp Erdem'i aradı ve arkadaşlarını da alıp bara geçti. Beyza da o sırada bara yeni gelmişti. Lacivert mini bir elbiseyi beyaz ipli bir ayakkabı ile kombinlemişti. Onu gören Hızır Ali birkaç dakika nefes almayı unutmuş sadece ona bakmıştı. Erdem'in dürtmesiyle kendine gelirken derin bir nefes alıp Beyza'nın yanına gitti.