Hızır Ali gün boyunca yaşanan o kadar olayı kaldıramayınca soluğu arkadaşlarının sahne aldığı mekanda aldı. Onlardan rica etti ve o akşamlık grubun baterisini o çalıyordu. Bateri çalmak kafasını boşaltabilecek tek şeydi o an. Beyza ise gördüklerinin etkisini üstünden atmak için arkadaşları ile buluşmuş orada birkaç saat vakit geçirmek istemişti. Beyza'nın sırtı sahneye dönüktü. Kimin çaldığı hakkında bir fikri yoktu. Hızır Ali ilk bir buçuk saat normal çaldıktan sonra aklına tekrardan Didem ve Ceylan geldi. "sen bu elimi tut hiç bırakma Hızır Ali." Hızır Ali temposunu hızlandırmaya başladı. "Seni sevdiğim kadar kimseyi sevmiyorum ki anne." Davullara ve zillere ardı sıra vuruyordu. Bu kadar hızlı çalınan bir baterinin bu kadar ahenkli bir ses çıkarmasını hiçbir insan beklemezdi. "Bir sürü çocuğumuz olacak." Gitaristler çalmayı bırakmış herkes Hızır Ali'yi izliyordu. Bateristin durmadan çaldığını fark eden Beyza arkasını döndü ve Hızır Ali'yi fark etti. Sabah adam öldüren çocuk akşam karşısında bateri çalıyordu. Mekanda bulunan diğer insanlar da hayranlıkla Hızır Ali'yi izliyorlardı. "Annesini kaybeden insanlar gördüm. Neler yaşadıklarını gördüm. Ben öyle olmak istemiyorum anne." Hızır Ali artık ellerini olabildiğince yukarıdan tutarak Davullara vurmaya başladı ki en sonunda bagetlerden biri kırıldı. Baget kırılınca diğer insanlar alkış tuttu. O zaman Hızır Ali diğer insanları fark etti. Yüzünde yarım bir gülümseme oluştu. Kalan tek baget ile de solosunu bitirdi. Mekanda ıslık ve alkış sesleri yankılandı. Sonra da kulise geçtiler. Hızır Ali her şeyi unutmak istediği için içiyordu. Daha sonra barın olduğu yere gitti. Oraya gittiğini görünce Beyza da yanına gitti.
-Bu kadar fazla içme bence.
-Neden bakıcım mısın? Bugün fazla peşimdesin, annem mi yolladı seni?
-Sadece tesadüf, kötü bir tesadüf. İstemiyorsan gidebilirim.
-Özür dilerim. Kalmak istiyorsan kalabilirsin. Küstahlık etmek istemem.
-Bugünkü mevzu mu seni bu hale getirdi? Ona mı içiyorsun?
-İlla bir şey mi olması gerekiyor?
-Normal bir insan için hayır ama şu anki halin için evet.
Hızır Ali isteyip istemediğini sordu.
-Hayır teşekkür ederim yarın iş var.
-Doğru sen şu annemin yanındaki asistansın dimi?
-Asistan dersen bir daha bana o kolun kırık olur.
-He yani anneme karşı benimle ilgili bir sorumluluğun var, seni o yolladı bana sahip çıkman için kabul ediyorsun öyle mi?
-Öyle değil, sen yetişkin bir adamsın. Birinin sana sahip çıkmasını bekliyorsan daha çok beklersin.
Beyza Hızır Ali'nin yanından ayrıldı ve mekanı terk etti. Hızır Ali de eline bir şişeyi alıp Beyza'nın peşinden koştu. Beyza sahile doğru yürümeye başlamıştı. Hızır Ali ona yetişti
-Özür dilerim gerçekten bugün pek iyi hissetmiyorum. Aslında ben böyle bir insan değildim fakat hayat... Fazlasıyla yordu beni.
-Hayat hepimizi yoruyor, tek yorulan sen değilsin. Anlatmak istersen seni dinlerim. Ama tek bir şartla; bana küstahlık etmeyeceksin.
-Tamam ama bir şey daha sormam gerekiyor. Ben senin adını unuttum ya. Senin adın neydi?
-Beyza ben.
Beyza elini uzattı ve el sıkıştılar. Deniz kenarındaki kayalıklara oturdular. Hızır Ali bir yandan içti bir yandan Beyza'ya son 10 ayda başına gelenleri anlattı.