-Ahu...
Hızır Ali koşarak kardeşinin odasına çıkarken, Beyza da peşinden onu takip etmişti. Neyse ki korktukları başına gelmemiş, Ahu Didem'e bir şey olmamıştı. Hızır Ali derin bir nefes verip Beyza'ya döndü.
-Ahu iyi. Sen iyi misin?
-İyiyim ben. Birden telaşlandım sadece. Daha önce hiç başıma gelmedi.
-Hiç saldırıya uğramadın mı?
-Hazırlıksız olduğumda hayır ki ben her zaman hazırlıklıydım.
-Bizim yanımızda olduğun sürece alışman gerek. Gel otur, ben su getireyim.
Hızır Ali, kantine su almaya giderken Ceylan'ın getirttiği telefonunu alıp Alpaslan'ı aradı.
****
Ceylan Mine ile eski odasına gitti. Mine oradan Ceylan'ın yeşil bluzunu verdi.
-Bunları vermediniz mi?
-Bir kısmını verdik ama bir kısmının kalmasını istedi Hızır Abi.
Ceylan odada kendi parfümünün kokusunu aldı. "Ceylan nasıl bir parfümün var bilmiyorum ama her sarıldığında üstüme siniyor. O parfümün kokusu değil sevginin kokusu Maviş." Hafifçe gülümsedi. Ceylan üstünü değiştirdikten sonra Ömür'ün yanına indi. Ama aklı kızında kalmıştı. Biricik Ahu'su küvezde gözleri kapalı bir şekilde uyuyordu. Tedavi boyunca süt veremeyeceği için mama veriyorlardı. Alpaslan'ı eve çağırmıştı Hızır soru sormak için. Ceylan aşağı indiğinde salonda Zeyno'yu gördü. Çiçeğim benim diyerek ona sarıldı ve kucağına aldı. Hatice:
-Kucağına almasaydın Ceylan yine dikişlerin açılacak.
- Bir şey olmaz, değil mi Zeyno'm benim.
Ceylan Zeyno'nun gülümsediğini görünce anlık olarak gözleri doldu. Kızı ne yapıyordu acaba? Daha 12 günlüktü ve ona düzgün bakmadığını düşünüyordu. Ona kalsa o kötü bir anneydi hem kızına hem de oğluna. Ardından aklına Ahu'nun nasıl doğduğu geldi. Anlık olarak gözlerini kapadı kafasını salladı. Ömür:
-Abla iyi misin? Bugün seni hiç iyi görmedim. Seni gördüğüme çok sevindim ama hiç iyi gözükmüyorsun kötü bir şey mi oldu bizim bilmediğimiz?
-Zeyno'yu gördüm ya ona duygusallaştım.
Mine:
-Abla o yara Hızır abinin dediği gibi işkence yarası mi yoksa sen sezaryen mi oldun?
-Daha sonra konuşalım mı bunları?
Hatice:
-Biz senin aileniz Ceylan, olmaz şimdi konuşacağız. Ne yaşadıysan seni fazla yormuş belli ki yoksa sen öyle bir yerleri yakayım yıkayım demezsin.
Alpaslan Hızır'ın yanına gelmişti.
-Amca beni çağırmışsın. Hastaneden çıktım geldim.
-Amcan olup olmadığım vereceğin cevaplara bağlı, bana doğruyu söylersen amcanım.
-Sana söz veriyorum yalan söylemeyeceğim.
-Ceylan'ın karnındaki yara ne? İşkence mi görmüş?
Alpaslan ensesini kaşıdı. Teyzesine verdiği bir söz vardı ama onun için bu sözü çiğnemeye karar verdi.
-Normalde bunu sana söylememi istemiyordu teyzem ama söyleyeyim. Teyzem Libya'ya gittiğinde hamileydi.
-Ne! Bile bile ölüme mi gitti?