Jungwon, kendisini inceleyen yaşlı adama bakıyordu bıkkınca. Sabahın erken saatlerinde kapısı alacaklı gibi çalınmış ve Kyungmin'in babası yanında oğlu ve yaşlı, tuhaf görünümlü bir adamla gelmişti. Bu aralar ne de çok ziyaret edilir olmuştu öyle.
En sonunda buruşuk ellerin arasından ellerini kurtardı Jungwon ve bıkkınca konuştu. "Hadi ama ne yapmaya çalışıyorsunuz?" Biraz ilerisinde ayakta duran Kyungmin'in babası kaşlarını çattı ve tükürürcesine sarf etti kelimelerini. "Zorluk çıkartma Jungwon, o yaratık sen fark etmeden sana neler yaptı kim bilir! Sana dokundu o Jungwon kendine gel." Kyungmin, babasının omzuna elini koydu ve sakinleşmesi için fısıldadı. Gözleri dolmuş olan bu genç, Jungwon'un bulunduğu bu durumdan dolayı kendini suçluyordu. Jungwon ona sorun değil dercesine baksada bu onun vicdanını rahatlatmaya yetmiyordu elbet. "Elini ver genç adam. Büyüklerinin sözlerini dinlemelisin." Jungwon, gözlerini arkadaşından ayırdı. Bıkkınca dışarıya nefesini vererek elini uzatacakken açık olan evin kapısından iki kişi girdi eve.
"Size gerçek bir büyücü getirdim." Sunghoon yanındaki genci göstererek konuştuğunda yaşlı büyücü, çatık kaşlarıyla karşılık verdi. "Bu çocuk mu büyücü? Ben bu işe yıllarımı verdim. Oyun oynamayı bırakın ve gidin buradan." Yaşlı adamın tedirginliği gözle görülür şekilde olsa da aşağılayıcı şekilde bakmaktan kendini alıkoyamadığı da ortadaydı.
Sunghoon, adamın kendine olan güvenine karşı sinirle dolarken Kyungmin'in babasına baktı. "Bana güvenin efendim, bu adam sahtekardan başka bir şey değil." Yaşlı büyücü ayaklandı hemen. "Söylediklerine dikkat et genç adam." Sunghoon'a azarlayan gözlerle bakınca yanındaki genç atıldı. "Hadi ama daha iki gün önce benim büyü kitaplarımı çaldın!" Gencin söyledikleri ile Kyungmin'in babası, yaşlı adamın kucağındaki kitaplardan birini eline aldı. "Adın ne senin?" "Sim Jake." Kitabın üzerinde yazan ismi duyduğunda, yaşlı adamın endişeli yüzüne baktı direk. Adam ise anında oturduğu yerden kalkıp evden koşarak çıkıp kaçmayı seçmişti.
"Onunla sonra ilgileniriz. Genç adam, gel bakalım." Jake, Kyungmin'in babasını dinleyip Jungwon'un önüne oturdu. "Yolda Sunghoon bana bir şeyler anlattı ama uzaktan bakarak bile düşündüğünüz şeylerin olmadığını söyleyebilirim." Duydukları ile şaşıran adam, soru sormaktan çekinmedi. "Nasıl yani?"
Jake açıklama yapmak oturduğu yerde diklești ve Jungwon'un boynunu gösterdi. "Herhangi bir iz yok, vampirler birini vampir yapmak isteseler boynundan ısırırlar." Adam hemen lafa atladı. "Ya lanetlediyse?" Jake, önce histerik bir gülüş bıraktı dudaklarının arasından sonra da kaşlarını çatıp adama küçümsercesine bakışlar attı. "Vampirler birini niye lanetlesin, hem büyücü mü onlar? Büyü yapıp birini lanetlemek benim işim." Cümlesini bitirip adama tehditkar bakışlar atmayı da ihmal etmemişti.
Bir süre sonra giden Kyungmin ve babası ile Sunghoon derin bir nefes verdi. Jungwon'un baygın ve bıkmış bakışlarıyla kesişti kendisininki. İkisi de kasabalıların bu konuyu burada kapatmayacağını iyi biliyorlardı.
_______________
jake
ehem evet
böyle bir bölüm oldu bilmem sevdiniz mi ama
bölümü yazalı aslında dört beş gün oluyor
emin olamayıp atmamıştım
sonra seolhee aşkıma sordum olmuş olmuş at dedi ve bir iki küçük dokunuş yaptı
öyle yani
umarım sevmişsinizdir, güzel günler dilerim~
mei kaçar ~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my night guest - [jaywon] ✔
Fanfiction"...insanlar vahşi ve vicdansız yaratıklar, birbirlerini öldürmekten de asla çekinmiyorlar." Her şey geceleri Jungwon'un balkonundan gelen misafirle başladı.