KARA GÜZ
11.BÖLÜM : SEVDA ZELZELESI🌙
Mürekkebimi sayfalara damlattım. Kan damlası renginde akıp gitti yitmeden satırların arasına. Sayfalar akan kanın edasıyla kurumuş, sararmış birer birer.
Sustum. Uçsuz bucaksız gökyüzünün üstündeki bulutların coşkun sel gibi taşıp yağmur damlalarını yeryüzüne bırakması gibi bir an zihnimdeki düşünceler de siliniverecek sandım aklımdan ama olmadı.
Düşünceler uykuya dalmamı engelliyordu.
Ben sussam da düşüncelerim susmuyordu.
Uyuyamıyordum.
Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdığımda birbirine yapışan kirpiklerim göz kapaklarımın üzerine düştü. Ay'ın gökyüzünde evrilen hallerine neredeyse tanık olmuştum. Saatin kaç olduğunu bilmememe rağmen tahminen şafağın doğumuna kadar yattığım yerde oyalanıyordum.Aslında dinlenmem gerekirken ne bedenim uykuya hasretti ne de zihnim hazırdı. Sinan'la karşılıklı yattığımız koltukta yana dönüp kolumu yastığın altına koymuş şimdi de sakin nefeslerle uyuyan Sinan'ı izliyordum. Misafirler gittiğinde yardıma ihtiyacım olabileceğinden yanımda kalmayı tercih etmişti. Ben de kararına bir şey söylememiştim. Zaten böyle bir durumda karşı koyma lüksüm olduğunu da düşünmüyordum.
Dün gece avukat Aydın Bey evden ayrılmadan önce bana bugün bir tanıkla konuşacağını söylediğinden beri içimdeki heyecan durdurak bilmiyordu. Acaba kendini tanık diye nitelendiren kişi nasıl bir sahneyle karşı karşıya kalmıştı? Emre'nin öldürüldüğü ana bizzat tanık mı olmuştu?
Bu düşüncem sırtımdan soğuk terlerin akmasına sebep oldu.
Ama böyle olacağını bu kadar uzun zamandan sonra düşünmüyordum. Davanın başlaması iki haftayı almış olabilirdi ve bu çok uzun bir yoldu ama savaşacağımız , mücadelemiz belki de yürüyeceğimiz yoldan daha da uzundu.
Hem heyecanlı hem temkinliydim.
Güne yaklaşan gökyüzünün karanlık paletindeki renkler yavaş yavaş açılırken aynı zamanda sabah seherinde öten kuşların sesi içime anlamlandıramadığım bir huzur bahşediyordu. Göz kapaklarım acıyordu. Oyalandığım her dakika biraz daha kapanmak üzere olup aynı zamanda yine apaçık kalıyorlardı.
Yaramın üzerine yattığımı şimdi fark ediyormuş gibi hafif irkildiğimde susuzluğum da acıyla beraber baş göstermişti. Oturma odasının masasında bulunan sürahi ve bardağı yavaş adımlarla dikkatle kalkarak elime aldım ve su doldurduğum bardağı dudaklarıma götürüp birkaç yudum aldım.
Yaram hafif sızlarken tekrardan yavaşça yerime gidecektim ama değişiklik yapıp dağınık saçlarının yastığa yayılmış hâliyle bile güzel görünen Sinan'ın yattığı koltuğun önünde diz çöktüm. Bunca zamanın içinde her şeyim olmuş adama baktım. Bir insan bu kadar sevilebilir miydi ? Sevmenin,sevilmenin , koşulsuz şartsız insanların yanında olmayı da öğretti bana Sinan. Bazı insanlara bunu yaptığım halde yaralandım evet ama bazıları için ise yaptığıma hiç pişman olmadım.
Düşüncelerim arasında git gel yaşarken Sinan'ın saçlarını onu uyandırmamaya çalışarak okşadım.Onun bana kıyamadığı kadar bende ona kıyamıyordum. Onun bana değer verdiği gibi ben de ona değer veriyordum. Sevgi bu değil miydi zaten ? Onun hissettiklerinin sen de karşılık bulması. Kalbinizin hep beraber atması...
Sevgi güzel şeydi. Belki de hayatı kurtaracak tek şey.
Başka bir şey düşünmemeye çalışarak bugünün heyecanını hala yaşamama rağmen şimdilik eş geçerek dinlenmeye karar verdim. Tekrardan yattığım yere geri döndüm. Öğleden sonra avukat Aydın Bey'in yanına uğrayıp tanıkla konuşmalarından elde ettiği bilgileri soracaktım. Aslında daha fazlası bile vardı. Emre'nin otopsisi , dava hakkında tarih alındı mı? Ama hepsinin sırası olduğunu düşündüm. Şuan tanık daha önemliydi eğer bir şeyler biliyorsa davaya kadar onu güvence altına alıp sakınabilirdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA GÜZ
Mistério / SuspenseGecenin gölgesinden bir mevta doğdu. Birbirlerine kulaklarını tıkanmış iki beden sevdanın kefeninde yaşam buldu. KARA GÜZ isimli ilk kurgudur...