X - Gözden Akan Kan

303 184 56
                                    

#Melike Şahin - Hançer

KARA GÜZ
10.BÖLÜM : GÖZDEN AKAN KAN

🌙

Yemyeşil ağaçların aka büründüğü , şelalelerin donduğu , kar tanelerinin ayazı tenime serdiği kocaman bir bahçede kar tanelerini ezip geçen yalın ayaklarımın çıkardığı ses eşliğinde yürüyordum. Tenim üşüyordu. Sert rüzgar bir üfürük gibi tenime ısırıklar bırakıyor , üzerimdeki elbisenin etekleri anlık esintiyle havaya kalkıp tekrar aşağıya iniyordu.

Etrafta hakimiyet kuran bembeyaz görüntünün içime doldurduğu saflık hiç gitmeyecek gibi ruhuma işlenmişti. Birkaç adım daha attım. Bahçenin taş duvarında kendisine yer bulmuş kar taneleri duvarın kenarlarını kaplamıştı. Duvarın üzerinde renkli saksılar içinde duran güllere gözüm kaydı.Kırmızı güllerin dikili olduğu toprakta hafif ıslaklık sezmiştim. Yavaşça yaklaştığım renkli saksılara hayran kalarak baktım. Bu beyazın ortasındaki tek renkli şeyler vazo ve güllerdi.

Elimi kaldırıp buz tutmuş olduğundan kızaran parmaklarımı güllerin üzerinde gezdirdim. Yapraklarını hafifçe okşadım ve gövdesinden çekip kırmadan alacağım sırada dalındaki diken parmağıma battı.Gülü bıraktım ve hafifçe inleyip elimi geri çekerken kırmızı sıvı yeri boylayan karlı zeminin üzerine damla damla aktı.

Gökyüzündeki bulutlar birbiriyle çarpıştığında hava birden karardı ve gök gürültüsü bir anda kulaklarımı doldurdu.Mor şimşek etrafı bir anlık aydınlatırken yine ansızın karanlığa bürünen yerde kalakalmıştım. Parmağımın sızısı kendini hatırlatır biçimde dururken etrafa bakındım.

Sağımda bana doğru gelen bir gölge görmemle yine solumda bir başka gölgenin bana doğru geldiğini görmem bir olmuştu. Yüzleri görünmeyen gölgelerin bana yaklaşmasıyla kıpırdayamadığım yerde sadece etrafıma bakıyordum.

Yine bir anlık şimşeğin çakmasıyla karşımdaki duvarın üstündeki saksıdan almaya çalıştığım güllerin solduğunu gördüm. Gök gürültüsünün sesine karışan adım sesleri bedenime yaklaştığı sırada iki el kanayan parmağımı kavradı. Bu sefer iki silüetin de yüzünü görüyordum.

Birisi orta boyu , çok iri olmayan vücuduyla parmağımı kavrayan Sinan , bir diğer tarafta da karanlıkla eşleşen Poyraz Alahan...

Gözlerimi kırpıp yaramı tutan iki avuca baktım. Birisi soğuğuyla beni ayazda kıvrandırırken diğeri ısıtmaya çalışıyordu ama elim onun avucundan daha da soğuktu. Bir şimşek daha zemine vururken solan güller karşımda bitik haldeydi. Parmağımdaki acı gitmişti , aniden gelen darbe gibi.

Sağımda bir hareketlilik olduğunda Sinan'ın elimi bırakıp yüzüme baka baka geriye doğru adımlar attığını gördüm. Yüzündeki ifadesizlik artık hüznü almış , bakışları değişmişti. ''Sinan.'' diye mırıldandım zar zor açabildiğim dudaklarımla. Konuşmak o an mucize gibi gelmişti. Dilimde bir karıncalanma , tenimde hafif esintilerle karanlığın içine karışan Sinan ortadan yavaş yavaş kaybolmuştu.

KARA GÜZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin