6

855 109 144
                                    

Gözlerimi yarım araladığımda bir bedenin beline sıkıca sarılı kolumu, birbirine dolanmış iki çift bacağı ve yüzümün bir kısmının temas ettiği göğüslere bakıp, beni gülümseyerek izleyen sahibini görmemle onları geri kapattım.

Hepsi birer halüsinasyondu.

"Günaydın tatlım" sesini duyduğumda ise bundan vazgeçmiştim. "Yerin rahat mı?" diye sorarken utançla burnumu göğsünden çekip bedenimi onunkinden ayırdım.

"Ne demeye çalışıyorsun? Yanımda uyumak isteyen sendin."

"Kötü bir niyetim yoktu." Gülümsemeye devam ettiğinde cümlesini bitirmediğini anlayabilmiştim. "Sen kalçalarıma dokunana kadar" dediğindeyse bir süre dudaklarımı aralamakta zorlanmıştım. Nasıl göründüğümü bilmiyordum ama o büyük bir kahkaha attığında bunu düşünmekten vazgeçtim.

"Uykuluydum ve her ne yaptıysam bunun farkında değildim."

"Biliyorum, biliyorum... Hatta bu o kadar fazlaydı ki uyumadan önce bilincini kaybettiğini düşünecektim" dedikten sonra yakasından iki düğmesinin açıldığı gecelikle yataktan kalkmıştı. "Bütün gece bana dokundun."

"Dalga geçiyorsun."

Bu çok açıktı. Yalan söylerkenki ifadesi bile bunu belli ediyordu.

Yalnızca gülümseyen yüzü, yerini büyük bir kahkahanın getirdiği mimiklere bırakırken "eğlenceliydi" diye mırıldanmıştı. "Korku dolu suratını görmek."

"Ve eğlence buraya kadardı. Kendini açıklaman adına verdiğim süreyi uyumak için harcadığına göre..." Giyecek birkaç parça seçtikten sonra bedenimi tekrar kendisine çevirdim. "Şimdi gidiyorsun. Kıyafetlerin kuru ve temiz."

Yaklaşık bir dakikalık süren sessizlik boyunca işlerimi hallettim ve bir cevap vermesini bekleyerek yüzüne baktım. Diğer yandan da kendimi sunacağı bahanelere ve burada kalmak adına edeceği ısrarlara karşı hazırlamaya çalışıyordum. Fakat elbette "bunlar bende kalabilir mi?" diye soracağı aklımda yoktu. Üstündeki geceliklerden bahsediyordu.

İki gün öncesine kadar evimden gitmesi için en sevdiğim geceliklerimi bile karşılıksız verebilirdim. Şuanda ne hissettiğimi bilmiyordum fakat bunun iyi olmadığı açıktı. Tıpkı bir boşluk gibi. Ve o anda dudaklarımı aralayıp "hayır" dedim. İki gün öncesini çoktan aşmıştık. "Onlar en sevdiklerim."

"Ne yani? En sevdiğin geceliklerini giymeme izin verdiğini mi söylüyorsun? Ve artık kokularımız karıştı."

Söylediği şey yine o garip heyecanlanma hissini getirse de bunu umursamayarak "zamanımı harcıyorsun" diye söylendim. "Beni mutlu etmek istiyorsan onları çıkart ve olması gereken yere koy."

O ise yalnızca omuzlarını hızla yukarı aşağı silkip "bütün gün bu şekilde gezeceğim" demişti. Bunun üzerine derin bir nefes alıp karşısına geçtim ve parmaklarımı geceliğin kapalı olan düğmelerine yönlendirdim.

"Öyleyse ben yapacağım?"

Cevap vermeden öylece yüzüme bakarken vücudumun ağırlaştığını hissettim. Çok yakın olmamamıza rağmen birkaç tutamı pembe olan siyah saçlarında şampuanımın ve teninde parfümümün kokusunu alabiliyordum. Dürüst olmak gerekirse, bu gerçekten huzur vericiydi.

"Yap hadi, neyi bekliyorsun?"

Elbette henüz bir haftadır gördüğüm bu kızı tıpkı bir sapık gibi soymayı planlamıyordum. Blöf yaptığımı anlamalıydı fakat bunu gerçekten yapacak olsam bile beni durduracak gibi görünmüyordu. Ellerimi üzerinden çektiğimde yerini kendi parmakları doldurmuştu. Bununla birlikte şaşkınlıkla açılan gözlerim ve tekrar kasılan kollarımla bileklerini tuttum.

Sand Castle || JenLisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin