Pamuk ipliğe bağlı nefesler

194 27 41
                                    


Doğum ve ölümün doğal döngüsünü kabullendiğiniz an anlayacaksınız.

Gün 26 Akşam

Elinde birden fazla parşömen kağıdı, bir poşet dolusu abur cubur olan genç çocuk otobüsten inmiş ve telefonuna kaydettiği adresi haritadan takip ederek ilerliyordu. Tanrı biliyordu ya Jimin söz vermeseydi hiçbir güç onu bunca ödev, proje arasından buralara kadar getirmezdi. Kar durmadan yağmaya devam ediyor, beyaz örtüyü daha da kalınlaştırıyordu. Jimin sarı saçlarına dolan kristal tanelerinden kurtulmak için başını iki yana salladı. Dolgun yanakları hafiften şeker rengini almıştı bile.

Üzerinde siyah kabanı, boynuna sıkıca sardığı kırmızı atkısı ile tek başına sokakta ilerliyordu. Etraf normalden fazla sessizdi.

Dokunmatik ekran eldiven ile çalışmadığı için ön dişlerinin yardımıyla işaret parmağının ucunu ısırarak kumaşı tutup çıkarmıştı. Soğuktan kızaran parmakları, ağzında takılı kalan siyah eldiveni ile yavaştan anımsadığı sokakta, sonda ki eve doğru hızlı adımlar ile yürümeye devam etti.

Mahallenin camlarında ki meraklı bakışlar o eve doğru giden genci takip ediyordu. Daha önce kimsenin görmediği bu genç çocuğun neden 1 ay önce intihar eden ev sahibinin evine girip çıktığı merak konusuydu. Dedikodular çoktan başlamıştı: "Hemen birini mi buldu, yazık utanması yok, zaten Bay Min ihaneti yüzünden intihar etmedi mi? "

Hep derler ya, insanın ağzı torba değil ki...

Kimse Yoongi nin ölümünden sonra orayı tekrar ziyaret etmemişti. Çok sevgili komşuları cenazede yalancı gözyaşları ardından bir daha dönüp suratına bile bakmamıştı geride kalanın. "Zaten bunlar gibi ibneler yaşamamalı, en doğru olanı yaptı, keşke diğeride kendini assa..."

Jimin meraklı bakışları fark etse bile umursamamıştı. Hava neredeyse tamamen kararacaktı ve Jimin hâlâ kurt gibi açtı.

Merak ettiği soruların cevaplarını alamamış, üstelik  dövme konusunda yalan söylediğini anlamıştı.

Hafif esen rüzgâr sokağın ortasında yürüyen gencin saçlarını savururken soğuktan çatlayan dolgun dudaklarını ıslattı. Sakin bir mahalle diye düşündü. Gözlerini hafifçe etrafta gezidirdi. Tek katlı müstakil evler yavaş yavaş Noel için hazırlanıyor, küçük ışıklandırmalar mahalleyi aydınlatıyordu.

Genç çocuk sonunda varacağı konuma ulaştığında bahçe kapısının önünde durdu ve arkasına baktı. Bütün mahallede bir heyecan vardı. Yeni bir yıl, yani bir şans ve yeni umutların heyecanı. Fakat o bakışlarını önünde ki eve çevirdiğinde tek gördüğü şey karanlıktı. Kapalı ışıklar, kasvetli bir hava, açılmamış yollar ve ağır bir his.

Buradan bir ruhun eksildiği belliydi.

Duvarlarda yazılı olan küfürler, tehditler ve parçalanan posta kutusu genç çocuğun içini parçalamıştı. Belli ki Yoongi gittikten sonra insanlar asıl yüzünü göstermişti. YoonGi varken yapamamışlar ki zavallı Hoseok tüm bunların ortasında yapayalnız kalmıştı.

Genç olan derin bir nefes alıp bahçe kapısını açacaktı ki sağ tarafı çıkmaz sokaktı ve yine birinin bina arasına girdiğini görmüştü. Sabah evden çıkarken gördüğü halde umursamamış, okuluna gitmişti. Tüm gün içini kemiren bu duygu bu kez elinde ki poşetleri olduğu yere bırakıp oraya doğru koşmasına sebep olmuştu.

Endişelenme, ben İyiyim. ⋨ SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin