Selamun aleyküm ahali!Bol yorumlu bir bölüm olması dileğiyle.
Bölümün başında uyarayım biraz kızacaksınız hatta peri'ye sinirleneceksiniz.
O yüzden bölüm sonuna yazacağım küçük notu okuyun (:
İyi okumalar dilerim.
●●●●●●●
| 2 GÜN SONRA |
PERİ AKASYA
İçime çektiğim derin nefesle ellerimin altın da büzüşen kağıt parçalarını hırsla yanan ateşe attığım da çöp tenekesin de ki alevler tekrar harlanmıştı.
İstanbul...hala bıraktığım gibiydi. Geceleri sessiz ve bir o kadar ürkütücü , gündüzleri ise neşeli ve bir o kadar da güzel.
Bir kaç saat önce adım attığım bu şehir belki de içimde bir yerde hala yardım çığlığı atan o küçük kızı bu karanlık gecede duyamayacak kadar uzaklardaydı.
Ümitsizdim , bencildim, yorgundum ama en çok da giderek kendimi bu şehir de bir toz bulutu haline getiriyordum.
Hissizleşiyordum. Artık çekilen acılar, atılan kahkahalar bana hiç bir şey hissetmiyor onun yerine koca bir kara delik gibi aynı döngüyü yansıtıyordu.
Sessizce iç çekerek tenekenin içinde yanan ateşin çıtırtı sesleri kulağıma dolduğun da sağ dudağım sakince kıvrılmıştı.
Burası kimsesizlerin yeriydi , sokak çocuklarının, bu hayata bir umut dâhi olsa tutulanların yeriydi.
Hemen bir kaç adım ilerimde ki caddeden geçen arabalar , kaldırım da hızlı hızlı yürüyerek bu dar sokağa göz ucu dâhi bakmayan insanlarla doluydu.
Oysa burada bir sevgi kırıntısı için yaşlı gözlerle onlara bakan çocuklar ile doluydu. Bir kaç adım ilerim de ıslanmış kartonun üzerine oturan iki küçük çocuk bir birlerine sarılarak ısınmaya çalışıyordu.
Başımı sola doğru yatırarak siyah postallarımla yanan tenekeyi onlara doğru ittiğim de ateş hizmesi yüzümden çekilmişti.
Yaslandığım küflü duvardan sırtımı ayırarak soğuktan uyuşan parmağımla yüzüme gelen saçlarımı geriye doğru iterken ellerimi deri ceketimin cebine koyarak ısınmaya çalışıyordum.
Yaz mevsiminin yaklaşmasına rağmen hava aynı sonbahar gibiydi. Kasvetli ve bir o kadar da basıktı.
Diğer insanlara nazaran ben bu kasvetli havaları oldukça severdim. Özellikle o havaya eşlik eden sert rüzgar beni kendime getiren belki de tek unsurdu.
Dikkatimi dağıtan siyah kot pantolonumun arkasında duran telefonun titremesi olurken yavaş hareketlerle onu elime alarak ekranda yazan mesaja baktım.
053....
Av kafes de gerisi senindir.
Aldığım haberle telefonumu tekrar eski yerine koyduğumda cebimde duran siyah deri eldivenleri takarak boynumu kıtlattım.
Buraya gelmeden önce bay shun önlerine çıkan küçük engeli yok etmem konusunda beni uyarmıştı.
Tokyodan İstanbula kara para haklayan bir adam vardı. Bay shunun anlattığına göre yüklü miktarda sınırdan çıkarmış ve buraya getirmiş olmasıydı.
Ölüm emrinin verilme sebebiyse bay akiradan izinsiz ve gizlice yürütülen bu kısa ticaret giderek biraz daha artmış o yaşlı tilkinin oldukça sinirlenmesine neden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOZDAĞ ( HÜKÜMDAR SERİSİ 2 )
General FictionPeri..her ne kadar Yüzün de ki güzellik ismini yansıtsada her kesin olduğu gibi onunda büyük kusurları vardı. Asla geri dönülmeyen hatalar, kan kokulu sayfalar da adı geçen bu kız belki de istemeye istemeye büründüğü kişilikten nefret etmek zorunda...