42. Bölüm

31.7K 1.1K 895
                                    

İyi okumalar

🐞

Zaman nasıl geçmişti hiç bir fikrim yoktu. Kendimi Acayip derecede tedirgin hissediyordum. En önemlisi de korkuyordum. Evet gerçekten korkuyordum.

Almaya'ya gittiğimizde bizi kalabalık bir ortamın karşılayacağını duyduğumdan beri yüzüm hep solgundu. Öyle ortama ilk kez gireceğim için çok endişeliydim.

Ertesi sabah kalktığımızda kahvaltı yapıp hazırlanmak için odaya çıkmıştık. Kaan banyoya girmişti. Bende yerde ki bavulun yanına oturup kıyafetleri katlayarak bavula yerleştiriyordum.

Dün Suna hanım kapatıktan sonra bana kısa bir açıklamada bulunmuştu. Şuan görmediğim teyzelerden korkuyordum. Oraya gittiğimizde kesinlikle korkumu belli etmeyeceğim.

Banyonun kapısı açıldığında bakışlarımı oraya çevirdim. Elindeki havluyla saçını kurutuyordu.
Altına siyah pantolon giymiş üstü her zaman ki gibi çıplaktı.

"Neden çıplaksın yaa" diye cırlayınca gülüşü kulaklarımı doldurduğunda gözlerimi devirdim.

"Daha sen çıplak görmemişsin" deyince ima ettiği şeyle yanaklarımın morardığını hissetim. "Beni deli etme! Çabuk üstüne bir şeyler giy. Yoksa bende çıkartırım utancından ölürsün" diyerek ağzımdan çıkan cümleleri tartmadan dilime vurmuştum.

"Harbi mi?" deyince karşımda dikilen Kaan'ın gözlerinin parıldadığına yemin edebilirim.

"Gerçekten böyle bir şey yaparsa mısın?" dediğinde kaşlarımı çatıp dediğim cümleyi bir kere daha düşündüm. 'Bende çıkatırım' ne? Boş boğaz Bilge. Zaten bu da ne meraklıymış beni çıplak görmeye. Hem zaten gördü ki...

"Saçmalama öyle demek istemedim" diyerek açıklama yaptım. Alay dolu gülüşü kulağımı doldurunca takmamaya çalıştım.

Yüzüne bakmadan ayağa kalkıp dolaptan beyaz bir gömlek alıp duraksadım. Aklıma gelen fikirle yapmam da hiç bir sakınca bulamadım.

Az önce ki yaşanan olayları unutmaya çalışıp yüzüme yerleştirdiğim gülümsemeyle Kaan'a döndüm. Elleri cebinde havluyu tek omuzuna atmıştı. Saçları tam kurumadığı için az az su akıyordu.

Adımlarım üzerine giderken gözlerim ne kadar çıplak üstüne takılsada bakmaktan kendimi alamıyordum. Özellikle kartal dövmesi gözümden kaçmıyordu.

Karşısında durunca alt dudağımı dişlerimin arasına alıp elimdeki gömleği kaldırdım. "Yardım etmek istiyorum" diye mırıldandım.

Muzipce sırıtıp kafasını salladı. İki çukuru yine gözler önündeydi. Gömleği yatağın köşesine atıp omuzundaki havluyu alarak gözlerimi gözlerinden çekmeden saçını kurutmaya başladım.

Zorlandığım için parmak uçlarımda yükselirken ellerini belime doladığında sırıtmamak için kendimi zor tuttum. Geri gidip yatağa oturunca kolumdan tutup dizinin üstüne oturmamı sağladı.

"Dün sana herkesin içinde şarkı söylediğim için neden kızmadın?" diye merakla sordum.

Normalde şarkı söylememden hiç haz etmiyordu. Eskiler aklıma geldiğinde kafamı sağa sola sallayıp unutmaya çalıştım.

"Aşırıya kaçmadığın sürece karışmayacağım" dediğinde kafamı sallayıp onayladım. O aşırıları çok iyi bildiğim için sormuyordum.

Saçlarını büyük bir hevesle kuruturken elini kaldırıp gözümün önüne gelen saçımı tuttu. Ellerimin tutmadığını hissedince havlu yatağa düşmüştü.

Mafyanın SarışınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin