39. Bölüm

38K 1.3K 1.2K
                                    

İYİ OKUMALAR

🐞

Kendimi o kadar mutlu hissediyorum ki anlatamam. Resmen yarın akşam Güney Kore'de olacaktık. Bana bu yıl tatile gidemeyeceğimizi söylediğinde çok üzülmüştüm. Ama böyle bir sürpriz yapacağı aklımın ucundan bile geçmiyordu.

Mağazadan alışveriş yapmıştık. Bol bol kıyafetler almıştık. Şimdi de acıktığımı hissediyordum. Alış veriş merkezinden çıkarak güzel bir restorana gelmiştik. İçeriye girince benden büyük 2 kız ve 35 yaşlarda gözüken bir adam gelmişti.

Onlara bakarken adam, ceketinin önünü ilikleyip Kaan'a bakarak "Hoşgeldiniz Kaan bey. Ne büyük bir sürpriz. Bilseydik önceden hazırlık yapardık" deyince buranın Kaan'a ait olmasına hiç şaşırmadım.

"Önemli değil. Sadece yemek yemeye geldik. Rahat olmak istiyoruz" diyen Kaan'a göz devrirken o elimden tutarak bir masaya ilerledi. Hep böyle odun bir insan olmak zorunda mı?

Sessiz sakin bir yere otururken etrafıma bakmıştım. Kalabalık değildi. Ama yine de insanlar vardı. Masaya oturunca az önceki kızlardan birisi elinde 2 menüye gelip önlerimize koyup geri çekildi.

Kıza baktığımda samimi bir şekilde gülümsüyordu. Aynı şekilde karşılık verirken Kaan'ın sesiyle ona dönmüştüm.

"Ne yiyeceksin?"

"Sen ne yiyorsan onu" diyerek menüyü itince Kaan sırıttığında kaşlarımı çattım. "Emini misin?" deyince kuşkuyla kafamı sallayıp onaylamıştım.

Kaan elinde not defteriyle bekleyen kıza bakıp konuştu. "2 porsiyon saç tava. 2 ayran" dediğinde kaşlarımı havaya kaldırıp yüzümü buruşturdum.

"Yada vazgeçtim ben şey istiyorum." deyip acele bir şekilde menüye göz gezdirdim. Kaan'ın güldüğünü burdan duyarken gözlerimi devirdim. Ne bileyim ben et yiyeceğini. Bilerek yapıyordu zaten. Benim et sevmediğimi biliyordu.

"Tavuk biftek ızgara " diyerek kıza menüyü uzatmıştım. Elimden alıp kafasını sallayarak uzaklaştı. O sırada telefonum çalınca Kaan'ın anında kaşları çatılmıştı. Telefonum sık sık çalmazdı ve bu da dikkatini çekmişti.

Çantamdan çıkarıp baktığımda ablamın aradığını gördüm. Kaç gündür konuşamıyorum. Daha şu Emre enişte mevzusu vardı.

"Abla" diye açtığımda Kaan'ın anında kaşları düz bir hal almıştı. Onun bu haline gülerken ablamın sitem dolu sesi kulağıma doldu.

"Ooo aramasam aklına gelmeyeceğim Bilge hanım" dediğinde dudaklarımı ısırdım. "Özür dilerim ablam gerçekten bu aralar çok yorgunum" demiştim.

Ablam başıma gelenleri duysa ben öldüm. Hele abimi düşünmek bile istemiyorum. Ama tabi ki de neler yaşadığımı onlara anlatmayacaktım.

"Yaz tatile girdin ama neyse. Ben en kısa sürede yanına gelmeyi düşünüyorum." deyince kocaman gülümsedim. Keşke komple gelseydi.

"Çok iyi olur. Abla biz yarın Kaan'la Güney Kore'ye gidiyoruz." diye heyecanla söyleyince Kaan bu halime tebessüm ediyordu.

"Yaa gerçekten mi? Oraya gitmek çok istiyordun kuzum. Desene seninki 40 yılın başında bir işe yaramış" diye ima ile konuşunca göz devirdim.

"Öyle deme. Her neyse abla bana herşeyi detaylıca anlatıyorsun. Çok merak ettim. Yoksa Emre'yi rahat bırakmam biliyorsun" diye alayla konuşmuştum.

"Sevgilimden uzak duruyorsun seni bücür"

"Aman be. Al sevgilin senin olsun. Ama detayını istiyorum. Çokta sık gelmemiştin buraya. Ne ara bu kadar yakın oldunuz aklım almıyor. Ben bile Kaan'a bu kadar kısa sürede pas vermedim." diyerek Kaan'a baktım.

Mafyanın SarışınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin