🐞
"Bilge" diye seslenen Sinem'i duyunca oflayarak kaşlarımı çatıp arkamı dönüp karşımda ki Sinem'e baktım. Yaklaşık 30 saniye boyunca adımı seslenmişti.
"Beni durduğun için umarım geçerli bir sebebin vardır?" deyip bakışlarımı tedirgin gözlerinden çekmedim.
"Sabahtan beri yüzüme bakmadın. Hatta haftalardır yüzümüze bakmıyorsun. Lütfen artık şu olayı uzatmasan?" dediğinde kaşlarımı havaya kaldırdım.
Şu olayı uzatmasan diyor değil mi? Uzatma.
Acaba başıma gelen felaketin farkında değiller mi? Arkamdan onca iş çevirmişler ve onlara hiç bir şey olmamış gibi davranma mı bekliyorlar?"Uzatmasam öyle mi? Siz işin ne kadar ciddi olduğunun farkında değilsiniz galiba? Ama ben hatırlatmak çekinmem..." diyerek bir adım üstüne atınca geriye doğru gitti.
"Ben kaçırıldım! Anladın mı kaçırıldım! Ve bu o kadar basit bir şey değil" deyip tam dibine girdim.
Korku dolu gözlerle yüzüme bakarken biraz daha burada böyle kalsam kesin çileden çıkacaktım."Burda iki yabancıyız! Gerçi sen yalnız değilsin Batu ve Enes burda arkamdan iş çeviren diğer arkadaşların" deyip gözlerimi Sinem'in arkasından buraya doğru gelen Batu ve Enes'e çevirdim.
Sinem'in bakışları benim gözlerimi takip ederek arkasına döndü. Hepsine kötü bir bakış atıp geri çekilerek arkama bile bakmadan hızlıca bahçeye yürüdüm.
Dersler bitmişti. Kaan'ı bir kere bile görmedim. Keşke hiç görmesem daha iyi olurdu. Aslında kaçmak için çok iyi fırsat tabi dışarıda bana bakan korumaları saymazsak.
Ne güzel rahat rahat gezerken Sinem gelip içine bom etmese bin kat daha güzel olurmuş. Ama bir gün gelecek kaçacağım ve şok üstüne şok yaşatacağım.
Bu arada ukala çocuğun adı Mert miş. O da ayrı bir paronayak zaten ders boyunda bakışlarını hiç benden çekmemişti. Oldukça rahatsız olmuştum. Birde kedi diyor ya ayrı bir deli oluyordum.
Dış kapıya kadar yürüyünce elimi kolumu sallayarak çıkacağımı düşünüyordum. Ta ki karışma çıkan koruma ile kaşlarımı çattım.
"Patron beklemeden gitmemizi söyledi" diyen koruma yüzüme bakmadan söylemişti. Açtığı kapıdan içeriye girip bakışlarımı saniyeler içinde çalışan arabanın camına çevirerek akıp giden yolu izledim.
Benim burda olmamam lazımdı. Şuan bu zenginlik kokan yerde değil, kendi evimde olmam lazımdı.
Yada kendi hakkımla kazandığım üniversitede... Ama ben istediğim yerde değilim! Peki ya neden?Hiç bir şey bilmiyorum. Kaan'dan uzaklaşmak için elimden geleni yapıyorum. Nefret ediyorum hayatımı alt üst ettiği için. Gözlerimi kapatıp kafamı dinlemek ister gibi düşünmemeye çalıştım.
Araba durunca kapıyı açan koruma ile çıkıp eve doğru yürüdüm. Saniyeler içinde kapıyı açan Yeliz'in suratı beni görünce asılmıştı. Zaten bende senin kenafir suratını görmeye çok meraklıyım.
Hiç bir şey demeden yanından geçip merdivenleri çıkmaya başladım. Odaya girince çantayı köşeye atıp üstümüde ki kıyafetlerden kurtularak rahat bir şeyler giydim.
Kafama kapşonlumun şapkasını geçirerek küçük kitaplıktan sevdiğim tarz kitaplardan bir tane alıp aşağıya doğru indim.
He günüm böyle geçiyor. Kitap okuyarak. Evi gezip yemek yiyerek. Başka hiç bir şey yok. Kendimi koltuğa atıp kaldığım yerden devam ettim.
***
Kapının sesiyle irkilerek oturduğum yerde esneyip saate baktım. 8'e gelmek üzereydi ve Kaan şimdi gelmişti. Salona giriş yaptığında bakışları beni buldu. Derin bir şekilde gözlerime bakarken ben boş boş baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafyanın Sarışını
Teen Fiction"Hiç boşuna çabalama sen benimsin!" diye tıslayınca utanmasam oturup ağlayacaktım. Neden bu bana aşık oldu ve başıma bela oldu. "İstemiyorum anlamıyor musun? istemiyorum! Rahat bırak beni, burdan çıkar çıkmaz seni şikayet edeceğim" diye bağırdığımd...