Hey sen şuan bunu okuyorsan yıldıza bas ve beni mutlu ett :))Geceyi beklemeden salayım dedim.. Uzun bir bölüm oldu ama flashback çok.. Keyifli okumalar..
--------
Son hızda sürmeye başlamıştı arabasını yaşlı gözlerle.. Karşı karşıya kaldığı o acı gerçeği kabullenemiyor, kabullenmek istemiyordu.. Nasıl kabullenebilirdi ki? Az önce ölümün kıyısında olduğunu ve çok az zamanı kaldığını öğrenmişti.. Bu ölümün kendisinden daha feci bir şey olsa gerek, her bir yeni güne; Bu gün o gün olabilir mi? diye uyanacaktı.. Tüm hücreleri git gide karanlığa teslim olmaya başlamışlardı çoktan.. Bir türlü söküp atamayacağı, kusamayacağı, ne yaparsa yapsın içerisinden çıkaramayacağı kopkoyu bir karanlık..
Hayat ona koskoca bir şaka yapıyor olmalıydı.. Ama değildi.. Hayat onu bir kez daha ölümle sınıyordu ve üstelik tedavisi olmayan bir hastalıkla.. Gözyaşları etrafı bulanıklaştırıyordu fakat umurunda bile değildi.. Hala son gazla, seyir halindeydi o ıssız yolda.. Ne yapması lazımdı? Bilmiyordu.. Nereye gitmesi gerekiyordu? Bilmiyordu.. Sadece gözyaşlarının sessizce akmasına izin verip, ilerlemekle yetiniyordu.. Israrla çalan telefonu sinirini daha çok bozuyor, gözlerini ekrana çevirince ağlaması daha da şiddetli bir hal alıyordu..
"Serkan"
Yan koltuğa fırlatılmış telefon susmuştu kısa bir süreliğine.. Sonra yine tekrar çalmıştı..
"Ada"
Çalan telefon seslerine aldırmıyor inatla istikrarını bozmuyordu.. Telefon sesi susmamakta ne kadar inatçıysa o da açmamakta bir o kadar inatçıydı.. En son dayanamadı ve telefonu alıp kapattı.. İşte şimdi biraz olsun rahatladığını hissetmişti..
--------
Dalga seslerinin onu biraz olsun sakinleştireceğini, durumu sakin kafayla kabullenmeye çalışmasında yardımcı olacağını düşünmüştü fakat öyle olmamıştı.. Her çarpan dalga sesiyle ölüme bir adım daha yaklaştığını düşünüyor, adeta dehşete kapılır gibi nefes alış verişleri hızlanıyor, çığlık atmamak için zor tutuyordu kendisini.. Aslında korktuğu şey ölüm değildi.. Asıl korktuğu şey, geride bıraktıklarını da kendisiyle birlikte tekrardan karanlığa sürükleyecek olmasıydı.. Eğilip yerden küçük büyük bir sürü taş topladı.. Veee tüm gücüyle denize fırlatmaya başladı..Biraz olsun rahatlamak için..
"Yetmedi Eda. Tek bir gün değil 3 yıllık anılarımız yetmedi bana. Keşke hemen kaybetmeseydim seni. Keşke daha fazla anı biriktirebilseydik. Sana olan özlemimi sığdıramıyorum içimde.."
"Buldun işte. Seni , sizi bir daha bırakmayacağım tamam mı? Hep yanınızda olmaya çalışacağım."
E: ÖZÜR DİLERİM.. YİNE HEMEN KAYBEDECEKSİN BENİ.. YİNE BIRAKMAK ZORUNDA KALIYORUM.. Özür dilerim..
Bir yandan taşları tüm gücüyle denize fırlatıyor, bir yandan kendine engel olamayıp bağırarak, Deniz ve Serkan'a yeniden yaşatacağı tüm bu şeyler için kendince özür diliyordu..
"Anne artık yanımda olacaksın değil mi? Ben çok korkuyorum yine gitmek zorunda kalırsan diye.. Ama gidersen de ben uyurken odamın kapısını açık bırakırım ve seni beklerim..""Artık uyurken odanın kapısı hep kapalı olacak çünkü ben hep burada olacağım.. Her gün seni yatırdıktan sonra kapıyı kapatan ben olacağım.. Hep yanında olacağım.. Söz.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE
Fanfic5 yıl önce eşini bir trafik kazasında kaybeden Serkan , oğluyla birlikte yalnız kalır ve yıllarca yaşamadığı acı kalmaz.. Fakat onlara tüm bu acıları unutturacak türden bir mucize gerçekleşir.. Eda ve Serkan artık hayatlarını tamamen mucizeler üzer...