BÖLÜM -60-

1.9K 235 73
                                    


Keyifli okumalar..

--------

Deniz'i sakinleştirelim derken epey bir geç kalmıştık yemeğe.. En son ağlayarak kollarımın arasında uyuyakalmış, koltuğa yatırdıktan sonra Seyfi'ye bir an bile olsun yanından ayrılmamasını söylemiştik.. O da zaten çok dikkatli davranıyordu bu konuda Deniz'e.. İçimiz bi nevi rahatlamıştı fakat yine de bu durum yol boyu canımızı sıkmayı başarmıştı.. Deniz her ne kadar olgun bir çocuk olup bazı konularda bir çocuğa göre çok cesurca davransa da bu yaşadığı korkuyla başa çıkamıyor ve çıkması güç görünüyordu.. Bazı geceler kabuslar görüp kan ter içinde uyanıyor, bazı sabahlar da erkenden uyanmasına rağmen bizim uyanmamızı bekliyordu aşağıya inmek için.. Kısacası yalnız bir şeyler yapamaz olmuştu..

Ben bu düşüncelerle boğuşurken mekana vardığımızı farketmemiştim bile.. Serkan'ın sesiyle kendimi toparladıktan sonra ona yöneltmiştim bakışlarımı..

S: Eda iyi misin?

Olumlu anlamda kafa sallayarak, kapımı açıp inmiştim.. Hafif hafif uçuşan karlar yüzüme temas etmeye başlayınca huzurla gözümü kapatmıştım.. Yüzüme değen her bir kar tanesi beni rahatlatıyordu adeta.. Sanırım en sevdiğim mevsim kış olabilirdi..

Serkan gülümseyek yanıma ulaştığında ben de yüzüme hafif bir gülümseme yerleştirip elimi koluna dolamıştım.. Üşüdüğümü farkettğinde ise adımlarını hızlandırmış kısa sürede girmiştik içeriye..

Girişte montlarımızdan kurtulup, bize gösterilen masaya doğru ilerlemeye başlamıştık . Herkes çoktan gelmiş, sadece bizim yerimiz boş gözüküyordu.
Yemekte bulunanlara hızlıca bir göz atayım derken gördüğüm kişi karşısında şaşkına dönmüştüm..

S: Tekrar kusura bakmayın.. Anca sakinleştirebildik..

Masadakilerle kısa bir selamlaşmanın ardından, Serkan iş için burada bulunan müşterilerle ilgilenirken, biz de Egeyle kısa süreliğine göz göze gelmiştik..

Ege: Gözlerim bana oyun mu oynuyor yoksa gerçekten sen misin Eda?

Ufak bir kahkaha atmıştım..

E: Ta kendisiyim.. Ama nasıl? Sen İngiltere'de değil miydin?

Hiç vakit kaybetmeden sarılmıştık birbirimize.. Şuan tıpkı bir çocuk gibi sevinmiştik birbirimizi gördüğümüz için..

Etraftaki tüm gözler bize çevrilmişti bu sefer..

Ege: Ortaklık işi felan çıkınca buraya döndüm mecburen.. Üç gün oldu daha..

Bir dakikaya yakın bir süre duraksayip Serkan'a çevirmiştim yüzümü.. Olayı yeni kavramıştım sanırım..

E: Yeni ortağın Ege Bey.. Bu Ege? İnanamıyorum..

Serkan başını sallamıştı onaylarcasına.. Serkan'ın yeni ortağının Ege olduğuna ne kadar şaşırsam da, Serkan'ın da bizim tanışıyor olduğumuza bir o kadar şaşırdığı bakışlarından anlaşılıyordu.. Tam açıklamak istediğimde ise konuşmak için benden önce davranan birisi olmuştu..

"Serkan Bey başlayalım isterseniz.. Çok vaktimiz yok bizim.."

S: Tabi başlayalım hemen..

Ortam ciddileşip, iş konuşulmaya başlanmış ama Egeyle biz şaşkınlığımızı hala üzerimizden atamamıştık.. Kaş göz işaretleriyle güya anlaşmaya çalışıyorduk fakat komik bir duruma düştüğümüzden emindim.. Serkan da hâlâ şaşkın bakışlarını bir bize yöneltiyor bir müşterilere yönelterek iş hakkındaki detayları ortaya koymaya çalışıyordu.. Onun bu hali beni ve Ege'yi güldürmüştü.. Egeyle yıllar öncesinde geçirdiğim o trajik kazadan sonra tanışıp kısa sürede dost olmayı başarmıştık.. Kardeşten bir farkı yoktu benim için.. Fakat Türkiye'den taşınınca haliyle aramıza da mesafeler girmişti.. Ara sıra telefonla görüşmemizi sürdürsek de yıllarca birbirimizi görmemiştik.. Şuan karşımda görünce onu ne kadar da özlemiş olduğumu farkettim..

MUCİZE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin