fifteen

424 55 141
                                    

                                      {}"Seokjin, sen onları geri götürür müsün?" Seokjin Roseanne'e başını sallayarak bize doğru yaklaştığı esnada bu yaptığıma kendim de emin olmayarak mırıldandım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

{}
"Seokjin, sen onları geri götürür müsün?" Seokjin Roseanne'e başını sallayarak bize doğru yaklaştığı esnada bu yaptığıma kendim de emin olmayarak mırıldandım.

"Ben Lalisa'nın yanında kalmak istiyorum. İyi olduğunu görmeden içim rahat etmeyecek." Roseanne bana kaşları çatık bir biçimde bakıyordu.

"Buna izin veremem. Burada insan olması bile kurallara aykırı. Bir de daha fazla kalarak benim başımı ağrıtamazsın." bir şey daha söylesem beni bin parçaya ayıracakmış gibi duruyordu. Yine de Lalisa'nın iyi olduğunu bilmeden gitmek istemiyordum. Onu buraya ilk getirdiğindeki hali gözümden silinmiyordu.

"O halini gördükten sonra nasıl gitmemi istersin?"

"Gitmeni istemiyorum." mırıldandığında şaşkınca ona bakmıştım. Herkesim dikkati bir anda Roseanne'e dönmüştü. Dudağının kenarı kıvrıldığında bunun iyiye işaret olmadığını anlamıştım.

"Çünkü seni bizzat gönderiyorum."

Göz açıp kapayıncaya kadar bir sürede kendimi kendi evimde salonun ortasında bulmuştum. Bir kaç saniye sonrasında da Seokjin çocuklarla birlikte gelmiş ve hızlıca gözden kaybolmuştu. Jimin koşarak banyoya yöneldiğinde endişeyle arkasından gideceğim esnada Jungkook bileğimi tutmuş beni kanepeye itmişti. Bedenim koltuğa yaslanırken o da kendisini karşı kanepeye bırakmıştı. Namjoon ise sırtını duvara yaslamıştı.

Bir kaç dakika sonra eliyle karnını ovuşturarak Jimin geldiğinde ona baktım. Rengi atmış gibiydi.

"Şu siktiğimin ulaşım şekli midemi alt üst etti."

Bu hafif kızgın hali komiğime giderken yattığım kanepede kenara kayıp kolumu açtım. Koşarak yanıma yattığında saçlarını karıştırdım. Jiminle yaşıt olsakta o da Jungkook da benim küçük kardeşlerimdiler. Onların saçının teline zarar gelse kendimi kaybediyordum. Normalde birbirimizi yesekte şu an midesi bulandığından minik kardeşimi pamuklara sarıp bir yerlere saklamak istiyordum.

"Canın Yoongi'ye mi sıkkın Namjoon?" Jungkook mırıldandığında kapadığım gözlerimi açıp abime baktım. Duvara yaslanmış öylece karşıyı izliyordu. Yoongi ile yakındılar ve bu olayın onu etkilemiş olması olağandı. Ne demem ya da ne yapmam gerektiğini bilemediğimden sessizce onu incelemekle yetindim.

"Canım sıkkın değil. Yoruldum sadece. Ben eve geçeceğim. Haberleşiriz sonra." Kapıya yöneldiğinde bıkkınca ofladım. Odadan çıkmıştı. Sakince Jimin'i bedenimden ayırıp kanepeden kalktım ve salonun çıkışına ilerledim. Kapıyı arkasından kapattığında hızlıca açıp kolunu tuttum. Arkasını dönüp bana şaşkınca bakmıştı. Aniden ona sıkıca sarıldığımda elleri havada kalmıştı. Bunu beklemiyordu. Ben de beklemiyordum.

Black Swan||Taelice Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin