two

822 81 84
                                    

                                         {}"Park Jimin senin amına koyayım ben

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                         {}
"Park Jimin senin amına koyayım ben. Pezevenk herif. Sıçıyosun sifonu çekmiyorsun. Davar." Jungkook'un bağırması ile istemeyerek uyandığımda saate baktım. Öğle saatlerini geçiyordu. Bu iki salak hâlâ evimde ne arıyordu?

Yataktan kalkıp saçlarımı karıştırarak odadan çıktım. Koridorun ortasında kavga eden ikiliye kesici bakışlarımı yolladığımda ayrılmışlardı.

"Ne bu gürültü sabah sabah? Niye hâlâ evimdesiniz siz?" ikisi de biraz durakladıktan sonra işaret parmaklarıyla birbirlerini göstermişti.

"Jimin tuvaletten çıkamadı bir türlü o yüzden."
"Jungkook kalkmak bilmedi o yüzden."

Gözlerimi devirdiğimde havada olan kolları inmişti. Onları orada bırakarak aşağıya indim. Mutfağa girdiğimde buzdolabını açıp su şişemi alarak kapağını kapadım. Suyun kapağını açıp kafama dikerken diğer elimle kahve makinesine bir kapsül yerleştirip tuşuna basmıştım. Jungkook ise aşağıya inmiş dolaptan aldığı elmayı yıkamadan ısırmış ve keyifle yemeye devam etmişti.

"Gidin artık." sakince konuştuğumda Jimin dehşet içinde bir ifadeyle ellerini yanaklarına koymuş kafasını hızla iki yana sallıyordu. Bu şekilde fazlasıyla şey gözüküyordu. Aptal.

"Utanmasan bizi kovacaksın Taehyung. İnanamıyorum cidden." bıkkınca derin bir nefes vererek su şişesini tezgaha bıraktım ve bedenimi tam anlamıyla ona döndürdüm.

"Siz anlamadınız sanırım. Kovuyorum zaten." Jungkook konuşmamızı takmayıp portmantodan ceketini alıp evden çıktığında ikimizde şaşkınca arkasından bakıyorduk. Jimin umursamazca omuz silkip peşinden çıktığında evimdeki sessizliği huzurla ve keyifle dinledim. Kahvem hazır olduğunda fincanımı alıp bahçeye çıktım. Biraz akşamdan kalma olduğum için geç kalkmıştım ve bedenim bu saatte uyanmaya alışkın olmadığı için fazlasıyla yorgun ve miskin bir hâldeydi.

Kendimi arka bahçemdeki salıncağa bıraktığımda çalılıkların arasında parıldayan şey dikkatimi çekmişti. Fincanı kenara bırakıp merakla o tarafa yöneldim. Gördüğüm parıldamanın olduğu alana ulaştığımda dehşet içinde gördüğüm şeye bakıyordum. Beyaz tenli tamamen çıplak kırmızı saçlı genç bir kız baygın olduğunu düşündüğüm bir vaziyette çalıların arasında uzanıyordu. Saçlarının rengi gözlerimin önünde kızıldan sarıya dönerken şu anda bahçemde yatan bu kızın tam anlamıyla çıplak ve efsane bir vücuda sahip olmasına odaklanamıyordum bile.

Ah ya da odaklanmıştım sanırım. Her neyse.

Ne yapmam gerektiğini bilemeyerek öylece dururken bulunduğu yerden yükselen ısı saçlarımın arasının terlemesine sebep olmuştu. Dün gece ne kadar içtiğimi ya da alkol harici madde alıp almadığımı değerlendirirken gözlerini açan kızla elim ayağıma dolaştı. Ne yapacağımı bilemez bir hâlde ona bakarken çığlık atmasını ve bana saldırmasını bekliyordum. O ise sadece şaşkın bir biçimde suratımı inceliyordu. Ona daha fazla bu şekilde bakmanın yanlış olduğunu düşünerek gözlerimi kaçırdım. Bir yandan üzerimdeki kapüşonluyu çıkartıp ona uzattım.

Black Swan||Taelice Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin