{}
"Soğuk alevler içerisinde bedeni kıvranırken karşısında oturup seyredeceğim."Lalisa yola çıktığımızdan beri onu bu yolculuğa çıkmak zorunda bırakan kişilere yapacaklarını sayıp sinirle tıslayıp duruyordu. Açıkcası oldukça korkunç gözüküyordu ve de ara ara sinirinden vücudundan oldukça yüksek bir sıcaklık dalgası yayılıyordu.
Nerede olduğumuza gelirsek.. Hawaii'de idik. Kilauea Dağı'na gelmiştik. Buraya gelişimiz çok uzun sürmemişti çünkü Lalisa sayesinde ışınlanarak( buna ışınlanmak dendiğini tahmin ediyordum) gelmiştik ama asıl sinir bozucu kısım bundan sonrasıydı.
Çünkü bahsettiği Usta Theodore'u bulmak için güçlerini kullanmaması ve belli adımları izlemesi gerekiyordu. Bu yüzden koskoca yanardağın tepesinde deli gibi geziniyorduk. Lalisa insanların bizi görüp kafayı sıyırmaması ve de polisi aramaması için etrafımıza bir görünmezlik bariyer kurduğunu söylemişti.
Aynı zamanda lavların üzerinde yürürken yanmamam için bana basit bir şey yaptığını sadece ona çok uzak kalmamam gerektiğini belirttiğinden ondan çok uzaklaşamıyordum. Ama kendisi sinirli olduğu için an an yanardağdan yeni çıkmış lavlardan bile daha sıcak oluyordu.
Sormaya çekinsem de saatlerdir yürüdüğümüz için yorulmaya başlamıştım ve bu siktiğimin Ustası her nerdeyse biz ona hiç yaklaşmış gibi gözükmüyorduk.
"Lalisa ne zaman varacağız?"
Hızla arkasını döndüğünde dudaklarımı sakince birbirine bastırdım. Bir Tanrı ile( oldukça sinirli ve sık sık da egoist bir tanrı ile*) birlikte hareket etmek ölüm gibiydi.
"Lanet olası Theodore'un keyfi olduğunda. Yanına ulaştığımda o büzüşük kıçını tutuşturup kül etmemden korktuğun için açmıyorsun o sikik kapıyı değil mi? Seni yaşlı bunak." yanına gitmeye çalıştığımız ustaya pekte kibar olmayan bir biçimde bağırarak seslendiğinde duraksadım. Önümüzdeki kayalıkta bir hareketlenme olduğunda gergince Lalisa'ya bakmıştım. Güçlerini aktif olarak kullandığı için değiştiğini söylediği kızıl saçlarını omuzundan geriye savurmuştu.
Adam her kimse sinirlendirmişti sanırım. Burada mangalda fazla kalmış şiş kebap gibi kömürleşerek ölmek hayalim değildi..
Bir ses duyduğumda etrafa bakındım. Kimse konuşmuyordu. Yeniden bir ses duyduğumda bunun etraftan değil kafamın içinden geldiğini fark etmiştim. Başımdaki ağrı ile yere çöktüğümde kafamın içindeki ses konuşmaya başlamıştı.
"Lalisa.. Her daim küstah ve kabasın. Bir tanrının sahip olmaması gereken tüm özelliklere sahipken bu kadar güçlü olmanı kıskanıyorum."
Tok ve yüksek bir sesti. Konuşması kesildiğinde sanki kafamın içinden bir ağırlık kalkmıştı. Lalisa yanıma çöktüğünde kafamı kaldırıp ona baktım. O ise işaret ve orta parmağını şakağıma bastırmıştı. Başımdaki rahatsız ağrı yok olurken bana anlayışla gülümsedi. Sakince ayağa kalkarken benim de kalkmama yardım etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Swan||Taelice
Fanfic[Devam edecek] "Bunu yapacağım için üzgün değilim. Ya da korkmuyorum. Çünkü hiç bir şey hatırlamayacaksın. Adın dışında. Lalisa." .. ~~