{}
"Seni bir kurbağaya çevirmemem için tek bir şey söyle Lisa." Roseanne sinirle üzerime yürürken gergince sırıttım."Yapmazsın, kıyamazsın bana. Kıyamazsın değil mi?" başını onaylamazca iki yana sallayıp kendini salıncağa geri bıraktı. Oturduğu yerden ayaklarını sallandırırken yanındaki ağaca sırtımı yasladım.
"Sinirlerine hakim olman gerekiyor Lisa. Her birisine sinirlendiğinde evimde yangın çıkartıyorsun. Canımı sıkmaya başladın." bıkkınca konuştuğunda sadece omuz silkebilmiştim.
"Su Tanrısı Roseanne bir kaç küçük yangınla başa çıkamıyor musun?" sinirle kafasını kaldırıp gözlerini gözlerime dikti.
"Senin aksine su kaynağı olmadığı zaman güçlerim bir işe yaramıyor. Öyle olduğunu biliyorsun zaten aptal. Kes şunu." yalan sayılmazdı. Ama isterse su kaynağı olmadığında da güçlerini kullanabiliyordu. Sadece kendini yormaktan hoşlanmadığı için bunu yapmıyordu ve beni suçluyordu. Ayağa kalkıp yürümeye başladığında yaslandığım yerden kalkıp peşine takıldım.
"Şu toplantı saçmalığı.. Neden sürekli bir araya gelip birbirimize gereksiz detaylar hakkında bilgi veriyoruz. Bazılarını yakıp kül etmek istiyorum." Roseanne gülerek başını iki yana salladı. Her Tanrının bir görevi vardı. Dünyadaki düzeni korumak için herkes işini yapmalıydı. Hiç kimse işini aksatmazdı ve arada neler döndüğüne dair toplantılar yapardık. Ama Tanrı olmanız mükemmel olduğunuz anlamına gelmiyordu. Bazı Tanrılar sadece sinir bozucuydu.
"Irene sanırım yeniden Tanrı olabilirmiş. Bugün bu değerlendirilecekmiş. Herkes senin oyuna göre durumun şekilleneceğini konuşuyor." Roseanne sakin bir tonda konuştuğunda şaşkınlık ve sinir içerisinde ona döndüm.
"Güçleri nefret ve kıskançlık ile güçlenen birinin Tanrı olması dünyadaki düzeni bozuyor. Bunu yakından tattık ve biliyoruz. İnsanlar birbirlerine kimyasal silahlar ateşlediler Roseanne. Ve o bundan rahatsızlık bile duymadı. Bunu nasıl yeniden kurula sunabilir?" sakinleşmek adına sıklaşan nefesimi düzenlemeye çabaladım. Ortalığı yakmak istemiyordum. Ama sırf yaptığı hatalar yüzünden güçleri azaltılıp baş periliğe düşürülen birisinin yeniden tanrı olmaya çalışması saçmalıktı.
Bulunduğumuz alana herkesin toplanmaya başladığını gördüğümde ifadesizce etrafa bakındım. Bunu kesinlikle onaylamayacaktım. Roseanne Jennie'yi gördüğünde yanına ilerlerken ben ise bana doğru gelen bedeni sinirle inceliyordum. Irene dibime kadar girip genişçe gülümsediğinde tiksinircesine bir ifade takındım.
"Lisa sanırım tanrı olmamın önündeki tek engel olduğunu duymuşsundur." başımı onaylarcasına sallayıp sinirle tısladım.
"Ve sen de asla bir daha tanrı olamayacağını bilerek buraya geldin sanırım?" sözlerime alayla güldüğünde sinirim daha da artmıştı. Oldukça rahat gözüküyordu ki bu tam anlamıyla huzursuz bir durumdu.
"Bunu yapacağım için üzgün değilim. Ya da korkmuyorum. Çünkü hiç bir şey hatırlamayacaksın. Adın dışında. Lalisa." Elini aniden göğsüme yerleştirdiğinde bedenimin buharlaştığını hissediyordum. Kendimi bir boşluktan düşüyor gibi hissettiğimde bunun sadece bir his olmadığını anlamam uzun sürmemişti. Gözlerim kapanırken bilincimin yok oluşuna karşı sadece düşüşümü hissedebilmiştim.
~~
Bölüm sonuusuuu
evet arkadaşlar fantastik konuşmuştuk ben de yazmaya karar verdim umarım seversiniz. bu bölüm kısa çünkü pilot bölüm tadında. İkinci bölümde görüşürüzzzz
Sizi seviyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Swan||Taelice
Fanfiction[Devam edecek] "Bunu yapacağım için üzgün değilim. Ya da korkmuyorum. Çünkü hiç bir şey hatırlamayacaksın. Adın dışında. Lalisa." .. ~~