Kulağına gelen takırtı sesleriyle uyandı sarışın. Sesler kesilmek yerine artarken sıklaşan nefesleriyle komidinin üzerindeki telefona uzandı. Ellerinin titremesini umursamadan Jungkook'un adını bulup arama butonuna bastı. Gecenin bir saati aradığı için kızmamasını umdu. Fakat bu acil durumdu. Kapısında birileri vardı.
"Jungkook," dedi aceleyle fısıldayarak. "Kapıdan sesler geliyor, birileri var. Çok korkuyorum."
Kendisini yine normal numarasından aradığı için kızmaya hazırlanan Jungkook duyduğu kelimelerle tüm laflarını tutup hızlıca ayağa kalktı. Pantolonunu üzerini geçirirken aklına gelenin olmaması için dua ediyordu
"Sakin ol ve ses çıkarma. Nerdesin sen?"
"Odamdayım."
"Odadaki banyoya gir ve sakın ses çıkarma. Ben hemen geliyorum."
"T-tamam."
"Jimin," dedi arabaya atlayıp gaz ibaresini arşa çıkarırken. "Telefon açık kalsın."
Jimin'in sessiz mırıltısının ardından birkaç hışırtı sesi duyulmuştu ve sonra ise kilit sesi. Sarışının banyoya girdiğini anlayan Jungkook biraz daha yüklendi gaza. Son hızda gidiyordu zaten ve böyle giderse kısa sürede oraya ulaşırdı. Yolun kenarındaki ağaçlar bulanık şeklindeydi ve bu da Jungkook'un ne kadar hızlı gittiğinin kanıtıydı.
"Jungkook, söylemek istediğim bir şey var."
"Dinliyorum."
"İlk gördüğüm andan beri çok seviyorum seni." Sessiz olmaya çalışarak burnunu çekti. Aynadaki haline bakıp gülümsedi ve karnını okşadı. "Üstelik sadece ben de değil. O da seni seviyor."
Kimden bahsettiğini anlayan Jungkook dudaklarını dişledi. Jimin'in ağlaması ve kurduğu cümleler dikkatini dağıtıyordu.
"Sessiz ol Jimin."
"Ayak sesleri duyuyorum." Dedi korkuyla kapıdan uzaklaşırken. "Kim bunlar Jungkook?"
"Bilmediğin o kadar çok şey var ki." Mırıldanmanın ardından direksiyonu çevirip köşeden saptı. Az bir yolu kalmıştı.
"Bana hiçbir şey anlatmıyorsun. Seni tanımıyorum ben, Jungkook."
"Ağlama, dikkatim dağılıyor." Demişti konuyu değiştirmek ister gibi. Jimin anında gözyaşlarını silip sesinin çıkmaması için elini ağzına bastırdı.
"Senden kaçmak istememiştim. Ben sadece seninle birlikte mutlu bir şekilde büyütmek istedim bebeğimizi. Kimsem yoktu Jungkook ve sen bana ait olan tek varlığı almak isteyince kaçmak zorunda kaldım."
"Jimin, sırası değil." Çok az kalmıştı.
"Biliyorum ama söylemek istedim. Ölecek gibi hissediyorum."
Ölüm kelimesini duyan Jungkook, başından aşağı kaynar su dökülmüş gibi hissetmişti. Bir anlık direksiyon hakimiyetini kaybetmesinin ardından hızlıca toparladı.
"Geliyorlar, Jungkook. Sesler çok yaklaştı. Sa-"
Ardından telefonunu kapandığını belli eden sesi. "Jimin? Jimin!" Kendi kendine bağırıp direksiyona vuruyordu. "Hepsi benim yüzümden! Seni hayatıma sokmamalıydım."
2 dakikanın ardından geldiğinde arabayı gelişi güzel bırakıp silahlarını kontrol etti ve arabadan indi. Bir araba daha vardı. Ardından Jimin'in bağırışlarını duydu. Hala evden çıkmadıklarını anlayan Jungkook biraz rahatlamıştı. Son hızda koştu ve eve girdi. O eve girdiğinde adamlardan biri silahını ona doğrulup ateş etmişti. Neyse ki Jungkook'un son anda geri çekilmesiyle kurşun omzunu sıyırmıştı. Fakat adam için aynı şey söylenemezdi. O çoktan cehennemi boylamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Baby // KookMin ✔
Teen Fiction| TAMAMLANDI | "İstemiyorum Jimin." Nefretle baktı gözlerine. Zaten hiçbir zaman farklı bir duyguya ev sahipliği yapmamıştı gözleri. "Aldıracaksın o bebeği." "T-tamam." O an için korkuyla kafasını salladı. Gerçekten kıyabilecek miydi masum bir bebeğ...