Ertesi sabah daha berbattı Jimin için. Arka tarafı ve boğazı zorlanmaktan acıyordu. Konuşmaya bile hali yoktu. Bu yetmezmiş gibi bir de dün sinirle dağıttığı salonu topluyordu sabahtan beri. Kahvaltısını bile yapmamıştı. Doğrusu yiyecek hali de yoktu. Her yeri temizledikten sonra yorgun bir şekilde oturdu koltuğa. Elini karnına koydu ve küçüğü hissetmeyi denedi.
"Baban seni aldırmamı istiyor. Ben ise üçümüzün olduğu mutlu bir aile." Komik bir şey söylemiş gibi güldü. "İkimizde imkansızı istiyor gibiyiz, hm?"
Dün gece çok düşünmüştü. Ona kıyamazdı. Masum bir canı alamazdı Jimin. Bu yüzden düşündü ve düşündü. Jungkook'la arasında olan bu şeyi bitirecek ve bebeği doğuracaktı. Başından beri yanlıştı zaten Jungkook'la olması. Pişman değildi ancak yanlış olduğunu biliyordu.
Bir seçim yapmak zorundaydı.
Ve Jimin belki de hayatının en doğru seçimini yaparak aşık olduğu, uğruna öleceği adamı değil de ikisinden bir parçayı seçmişti. Jungkook bebeği istemiyordu, Jimin ise sahip olduğu tek varlığı kaybetmek. O adam evliydi, o adam onun için imkansızdı. Fakat şimdi ona iyi gelebilecek birine sahipti.
Kararlıydı. Jungkook'u bitirecek ve yeni bir hayata adım atacaktı. Bebeğiyle birlikte yeni bir sayfa açmak yerine defteri komple yakacak ve yeni bir deftere başlayacaktı. Gerekirse buradan gider, yıllardır yaşadığı bu şehri terk ederdi. Ama bebeğini asla.
Ne olursa olsun sonsuza dek koruyacağına söz verdiği bebeğini asla terk etmezdi.
Önüne çıkan her engelle sonuna kadar savaşacak, pes etmeyecekti. Jimin korkak bir baba olmayacaktı. Jungkook'a kapılmayacak, kendisini yenmesine izin vermeyecekti.
Jimin, Jungkook'a yenilmeyecekti.
Eski Jimin olmayacaktı.
Telefonu çaldığında ayağa kalktı ve kimin aradığına baktı. Ekranda yazan isimle birlikte iç çekerek kulağına götürdü telefonu.
"Doktora ne zaman gideceksin?"
"Birazdan çıkacağım."
"Bittiğinde haber ver." Dedikten sonra kapattı telefonu.
Buna karşılık Jimin alaylı bir gülüş kondurdu yüzüne. "Sanki çok umrunda."
Ardından üzerini değiştirmiş ve çıkmıştı evden. Ev arayacaktı. Jungkook'a bir takım yalanlar söyleyerek bebeğini hayatta tutacaktı. Aksi halde planladığı hiçbir şeyi yapamazdı. Jungkook onu hastanede bebeği aldırıyor olarak bilirken Jimin, en uzak yerlerden ev bakıyordu. Yıllardır yaşadığı bu şehirden gitmeyecek ancak sessiz ve kimsenin onları bulamayacağı yerlerden ev bakacaktı.
Geçen 2 saatin ardından ev işini halletmişti. Şehrin çıkışında tek kişi için oldukça büyük bir ev tutmuştu. Şehre biraz uzaktı ancak yarım saat uzaklığında bir hastane bulunuyordu. Jimin'in ihtiyacı olan şey de buydu. Şimdi yapması gereken iki şey vardı. Birincisi Jungkook'a çocuğu aldırdığını söylemek, diğeri ise eşyalarını buraya getirtmekti. Neyse ki Jimin parasını biriktirmeyi seven ve boşa harcamayan biriydi ve tüm bunlara yetecek kadar parası vardı. Ailesinden kalan mirası da düşünecek olursak daha fazlasıydı. Çalışmasına bile gerek yoktu, Jimin sadece işini yapmayı seviyordu.
"Jungkook.." sesini titretmeyi ve ağlıyor izlenimi vermeyi unutmamıştı. "A-aldırdım onu." Ardından sanki söyledikleri gerçekmiş gibi ağlamaya başlamıştı.
"Ağlama." Jungkook'un sert sesini duyduğunda daha çok ağladı. Şu an numara yapmıyordu. Duygu patlaması yaşıyordu. "Mecburduk, ağlama."
Gülmek istedi Jimin. Hatta güldü de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Baby // KookMin ✔
Novela Juvenil| TAMAMLANDI | "İstemiyorum Jimin." Nefretle baktı gözlerine. Zaten hiçbir zaman farklı bir duyguya ev sahipliği yapmamıştı gözleri. "Aldıracaksın o bebeği." "T-tamam." O an için korkuyla kafasını salladı. Gerçekten kıyabilecek miydi masum bir bebeğ...