13. Aradığımız şeyi bulduk

3.8K 373 118
                                    

Jungkook şirkette bir o yana bir bu yana yürürken kapısı açılmış ve elinde dosyalarla babasının kişisel asistanı girmişti içeri. Jungkook onun geldiğini gördüğünde hızla elindeki dosyaları aldı ve aradığı kağıdı buldu. İmzalanmış kağıda bakarken planını adım adım uygulamayı başardığı için mutluydu.

Babası ve Jungkook arasında bir savaş vardı ve Jungkook bu savaşı kazanmak için ne gerekiyorsa yapacaktı.

Şirketin tüm hisselerinin kendisine devredildiğini gösteren kağıda baktı bir daha. Neyse ki babası getirilen dosyaları okuyan bir tip değildi. Okumadan imzalar ve geçerdi. Bu yüzden kağıdı araya sıkıştırmıştı. Şirketi kendisinin yönettiği doğruydu fakat hiçbir hisseye sahip değildi. Babası aptal bir adam değildi sadece oğlunun zekasını kullanıyordu.

"Teşekkür ederim Nayeon, sen çıkabilirsin."

"Bir şeye ihtiyacınız olursa buradayım efendim."

Kafasını salladı ve çalan telefonu açtı. Evde çok sıkılan Jimin arıyordu. "Jungkook, rahatsız etmek istemezdim ama sıkıntıdan ağlamak üzereyim."

"Sorun değil."

Bunu yapabileceğini biliyordu. Zaten çok duygusal dönemlerden geçiyordu. Kağıdı ceketinin iç cebine koyarak odadan çıktı. Babasına görünmeden asansöre bindi ve en alt kata bastı.

"Dün bana bir hikaye anlatmıştın. Sonunu dinleyemedim, bir daha anlatır mısın?"

"Anlatamam." Dedi Jungkook. Bu Jimin'i hayal kırıklığına uğratmıştı. Gerçekten merak ediyordu sonunu. "Ama neden?"

"Kendi hayal gücüne bırakıyorum."

"Ben seninkini merak ediyorum. Bir daha anlatsan ne olur?"

"Olmaz Jimin. Dinleseydin o zaman."

Oflayarak nefesini dışarı üfledi. "Ama uyuyakalmışım."

"Bu benim sorunum değil." Tekrar ofladı Jimin. "İyi anlatma, küstüm." Dedikten sonra geçen ki gibi suratına kapattı telefonu. Böyle şeyleri sevmezdi Jungkook ancak bir şey demedi. Jimin, bebeğin düşme tehlikesi yüzünden yeterince kötü durumdayken kendisi de onu üzmek istemedi.

Aradan iki dakika geçmeden yeniden çaldı telefonu. Yoldan sağ tarafa saparken aramayı cevaplandırdı. Jimin'in titrek sesi doldurmuştu arabayı.

"Jungkook.."

"Sorun ne? Neden ağlıyorsun?"

"Prenses Minnie ve bebeği, kral yüzünden ölüyor. Prens ise karısıyla birlikte mutlu yaşıyor."

Gülmemek için kendini sıktı Jungkook. Bu zordu. Sonunu böyle düşünmüş olması yetmiyor gibi bir de olmayan bir şey için ağlıyordu.

"Jimin, neden böyle düşünüyorsun?"

"Prens Kook, prensesi hiç sevmedi. O hep bebek için kabullendi onu. Prenses ölünce de kendi hayatına devam etti. Karısına aşık oldu ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar."

Jungkook'un yüzündeki gülümseme silinmişti. İç çekerek dudaklarını birbirine bastırdı. "Sonsuza kadar mutlu yaşadıkları ve birbirlerine aşık oldukları doğru. Ama kişiler yanlış."

"Nasıl yani?" Dedi Jimin gözyaşlarını silerken. "Boş ver şimdi bunu. Birkaç gün gelemeyeceğim ve şimdi de kapatmam gerekiyor. Kendine dikkat et tamam mı?"

"Tamam, sen de dikkatli ol."

"Olurum." Ve sonra kapandı telefon. Jimin'e yeterince ip ucu bıraktığını düşünüyordu fakat sarışın bunu anlamamakta ısrar ediyordu.

My Baby // KookMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin