Yavaş yavaş açılan uykusuyla göz kapaklarını aralamış ve neler olduğunu idrak ettiğinde yerinden doğrulup gözleriyle odayı taramıştı. Gri bir auraya sahip yatak odasında ondan başka kimse olmadığını görüp ayaklandı. Odanın içinde bir kapı vardı. Banyo olduğunu anladığında işlerini halledip çıktı. Daha sonra duvara tutanarak merdivenlerden indi ve salona girdi. Yine kimse yoktu.
"Jungkook?" Diye seslendi fakat ona cevap verebilecek kimse yoktu evde. Camdan dışarı baktı. Arabasını da görememişti. Telefonu yanında olmadığı için arayamıyordu ve meraklanmasına neden oluyordu.
Siyah renkteki geniş koltuğa oturdu ve ellerini yüzüne kapatarak bekledi biraz. 20 dakikaya yakın bir süre sonra anahtar sesini duyarak hızlıca kalktı ve kapıya yürüdü. Gelenin Jungkook olduğunu gördüğünde rahat bir nefes vererek ona sarıldı. Elindeki poşetler yüzünden ona karşılık verememişti Jungkook.
"Nereye gittin, çok merak ettim."
Jimin'i rahatlatmak istercesine gülümsedi ve ellerini havaya kaldırdı. Poşetleri gösteriyordu. "Uzun zamandır buraya gelmediğimi söylemiştim. Evde hiçbir şey yoktu. Markete gittim."
Mutfak masasına poşetleri bırakırken lafını bitirip Jimin'e döndü. "Senin için de giyeceğin bir şeyler alacaktım ama daha fazla yalnız kalmanı istemedim. Birazdan tekrar çıkar ve istediklerini alırız."
Dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı sarışın. Jungkook'un bu ilgili halleri ona çok farklı hissettiriyordu. Onu hiç böyle görmemişti. Birkaç ay öncesine kadar yatak dışında görüşmeyen ikili şimdi aynı evde yaşıyordu. Biraz mecburiyetten olsa da böyleydi.
"Jungkook," yine aklına bir şey takılmıştı. "Sadece bebek için mi koruyorsun beni? Yani sadece o olduğu için mi ilgileniyorsun benimle?"
Sinirle soludu uzun olan. "Yine başlama Jimin." Her şey yeterince karışıkken tartışmak istemiyordu. Ve doğrusu verecek bir cevabı da yoktu. Bir şeylerden emin olmadan konuşmak istemiyordu.
"Sustum."
Kollarını önünde bağlayıp kalçasını masaya yasladı. Bir nevi trip atıyordu. Çünkü Jungkook onu azarlamıştı. Fakat Jungkook umursamadı ve aldıklarını yerleştirmeye devam etti. Sonrasında aklına bir fikir gelmişti.
"Odadaki dolapta kıyafetlerim var. İstersen onlardan giyebilirsin."
"İstemiyorum." Jimin soğuk sesiyle konuştuğunda uzun olan ona baktı. Ancak Jungkook'un kıyafetlerini giyme fikri sarışının hoşuna gitmişti. Omuzlarını silkerek, "Ya da istiyorum." Dedi. Jungkook onun bu tavrına gülerek giden bedeni arkasından izledi.
Dakikalar sonra merdivenden gelen ayak sesleriyle yaptığı krepleri tabağa yerleştirip masaya koydu. Jimin de mutfağa girmişti. Jungkook onu gördüğünde kendini tutamayıp sesli bir şekilde güldü.
"Ne? Neden gülüyorsun? Çirkin mi olmuşum?"
Kafasını eğip kendi üzerine baktıktan sonra dudaklarını büzdü. Üzerinde beyaz Jimin'e birkaç beden büyük bir tişört, altına ise siyah bir eşofman giymişti. Tişörtü eşofmanın içine sokmuştu ve göbeğinden dolayı bu tatlı bir görüntü oluşturuyordu. Bir de yerde sürüklenen paçaları vardı tabi.
Jungkook eğilip onları Jimin'in boyuna göre katladıktan sonra tekrar ayağa kalkıp sarışını kendine çekti. Aldığı parfüm kokusuyla kafasını boynuna gömerek gözlerini kapattı. Kendi parfümünden sıkmıştı ve bu koku ilk kez bu kadar çok hoşuna gidiyordu.
"Çok güzel olmuş." Diyerek gözlerine baktı. Kolları hala sıkıca beline sarılıydı. Jimin'in elleri ise Jungkook'un göğsünde yer ediniyordu. "Teşekkür ederim." Diye mırıldandıktan sonra gözlerini kaçırdı. Jungkook ona ilk kez böyle şeyler söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Baby // KookMin ✔
Ficção Adolescente| TAMAMLANDI | "İstemiyorum Jimin." Nefretle baktı gözlerine. Zaten hiçbir zaman farklı bir duyguya ev sahipliği yapmamıştı gözleri. "Aldıracaksın o bebeği." "T-tamam." O an için korkuyla kafasını salladı. Gerçekten kıyabilecek miydi masum bir bebeğ...